Zor değil hayata başka birilerinin gözünden bakabilmek. Hele hele çocukların gözünden bakabilmek.


Çocuklar o kadar çok saf, masum, temizler ki. Bu dünya da yaşamı güzelleştiren, evreni bambaşka yere götüren onların yürekleri oluyor. Etrafa masum bakışlarını, tatlı dillerini bırakan ve temiz kalpleriyle insanların kalplerinde yer edinen bu çocuklar. Hayata farklı gözlerden bakmamıza sebep olduruyor. Yeterince hayata kendi gözlerimizle bakarak anlamaya ve yaşamaya çalışıyoruz fakat yine de sonuçlar değişmiyor. Güzellikleri yine fark etmeden kaybediyoruz. Sözlerimizi de gereğinden fazla sitemi yerleştirerek, fazlasıyla isyankâr tavrımız ile hayatın bir türlü yaşanılır ve güzel tarafıyla karşılaşamıyoruz. Oysaki hayat bazen bir ağacın gölgesinde gizli oluyor bazen de gökyüzünün bulutların da takılı kalıyor. Bizler de hayatı yakalamak için başka alanlar da, başka yerler de çaba sarf ediyoruz. Rabbimin verdiği bu gözleri, çevreye sunduğu güzelliklerle buluşturalım. Yani doğa ve gökyüzünde dolaşsın gözlerimiz. Ve etrafta eğlenen, hayatın tadını çıkaran çocuklara şahit olalım. Onların eğlencelerini bir arkadaş olarak eşlik edelim. Belki hayatın gerçek güzellikleriyle karşılaşacağız. Yakalayamadığımız hayatı, avuçlarımızın içinden akıp giden hayatı çocukların etrafı sardığı kahkahaların da ve masum gözlerinde bulacağızdır. Akıp giden hayatı, onların küçük avuçlarının içinde saklayabiliriz. Çünkü o hayatın içinde daha yolun başında olan ve yolun sonunda, ortasında bulunan bizlerin de bir o kadar yaşamaya ihtiyacı var. Hep birlikte bu hayatı yaşamak istiyorsak baktığımız noktayı ve baktığımız gözleri de bazen değiştirmek gerekiyor. Eğer keyif alamıyorsak bu hayattan bir dakika da olsa çocukluğumuza gidelim. Çünkü çocukluk hayatı çok güzel saklıyor ve geri dönebilmemiz için. Bazen zamanı geriye alırız ve bizler de geçmişin anılarında dolaşmaya başlarız. Yani geçmişte gülen gözlerin yer aldığı çocukluğumuzun ilk durağına uğrarız. Oysaki çocukluğumuz ne kadar bembeyaz boş sayfa gibidir. Bizler büyüdükçe o bembeyaz boş sayfanın yerini başka renkler aldı. Bazen gri bulutlar oldu, bazen de simsiyah kara bulutlara dönüştü. Bazen de yeşiller, sarılar, maviler de yer aldı. Kısa da olsa yer aldılar hayatımızda. Siyahlar ve griler gözlerimizin önüne her zaman kapatmaya çalışsa da. Yine de renkli bir hayatı, renkli karaktere sahip olan çocuklarla tekrardan hayatımıza katabiliriz. Yani çocukların hayatımız da çok önemli bir yeri var. Bizim bazen yaşamaktan sıkıldığımız sıkıcı ve çekilmez olan hayatı.  Bazen eğlenceli durumlara ve keyif verici dakikalara çevirirler. Şimdi yetişkin olan tüm bireyler, üzerinde taşıdığı sorumlulukları ve yükleri bir saat veya bir dakika da olsa unutmayı tercih etsinler. Sürekli avuçlarından akıp giden zamanı, doğada gizlenen hayatın tadını çıkarmayı ve keyifler anılar biriktirmeyi başarabilsinler. Kimimiz maviş gözlü bir afacanla, kimimiz de tatlı dilli bir prensesle bulutlarla takılı kalan hayatı, uçurtmanın uzayan ipinde devam eden sevinç kahkahalarıyla yaşayalım ve ağacın gölgesinde gizli kalan hayatı da eğlenceli anlarla buluşturalım. Bir deneyelim hayata çocukların gözünden bakabilmeyi. Çünkü bu yaşadığımız hayat onların gözünden bakınca bambaşka yere, tarifi olmayan bir yere gidiyor. Çocukların sevgiyi yaşattığı gönül durağına gidiyor. O durak, saflığıyla ve güzelliğiyle çocuklukta kalabilir fakat tekrardan uğramak istiyorsanız o durağa. Yanınızda veya çevrenizde bulunan çocukların gönül durağına bir uğrayın. Hayat o zaman hem gözümüze farklı gelecek hem de yüreğimize.