Çocukken “ savaş “ kelimesine tam olarak bir anlam yükleyemezdim.

“ Savaş “ kelimesinin altında yatan gerçeğin ne olduğunu da tam olarak kendime ifade edemezdim. Fakat bildiğim, elde tutulur tek bir şey vardı. O da sonucunda acıdan, kederden ve üzüntüden başka hiçbir şey bırakmadığı. Belki de tek bunu bilmek, savaşın tanımını bilmeye yetiyordu. Yani tek bu gerçeği bilmek, savaşın ileride yarattığı sorunları görebilmemize yardımcı oluyordu. Lakin her zaman olduğu gibi kelimenin sözcükte yer alan anlamlarına da ihtiyaç duyuyoruz. Savaş; iki veya daha fazla grubun veya ülkenin birbiriyle çatışması ve mücadele etmesi anlamına gelir. Ancak savaşırken beklenmedik durumlar yaşanıyor ve göz göre hayatlar yok oluyor. Bir bombardıman, tüm ülkeyi hazin bir sona sürüklüyor. Yaşanan olayları ise her şeye şahit olan çocukların gözlerine bir kez daha baktığımız da tüm gerçekleri apaçık bir şekilde hiç zorluk çekmeden görebiliyoruz. Her an beklenmedik hadiselere karşı titreyen bedenleri ve korkuyla bakan gözleri bu dünyanın gerçeğini bir şekilde yansıtıyor. Eğer gerçekten “ savaş “ kelimesine bir anlam yüklemek istiyorsak, o çocukların haykırışlarını ve açlıktan yorgun düşen bedenlerini göz ardı etmememiz gerekiyor. Çünkü her olay da olduğu gibi bu olayda da en masum olan ve her şeyle mücadele eden onların küçük bedenleri oluyor. Yani yaşanan acımasız olaylar, hafızamızdan silinmeyen görüntüler ve kulağımız da çınlayan çocuk sesleri bu dünyanın ne kadar acımasız olduğunun bir göstergesi değil mi? Ne yazık ki dünya çok acımasız. Bu dünyayı, bu duruma getiren zalim, merhametsiz insanlar olduğu kadar bizim gibi duyarsız insanlar da getiriyor. Bir şekilde masumların sesini duyurabilmek için duyarsız bir Müslüman olmamız gerekiyor. Duyarsız bir Müslüman olmak ne bana, ne sana ne de bir başkasına yakışıyor. Hiçbirimize yakışmayan bir davranış, neden her şekilde bazı sebeplerle göz ardı ediliyor? Sebepler, sonuçlar maalesef ki onların başka bir korkunç durumla karşı karşıya gelme endişesini oluşturuyor. Endişeli ve her haliyle tedirgin olan insan, ileriki zamanlarda acının her halini tatmış, kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış bir insana dönüşüyor. Dönüştüğü insanla, bu yaşanan acı olaylarla nasıl baş edecek bilinmiyor? Karmakarışık gibi gözüken sorunlar yüzünden birçok insan her acıyla mücadele eden ve çaresizliğinin sonuçlarına katlanmak zorunda kalan bireylere dönüşmek zorunda kalıyorlar. Ne yazık ki istemeyerek her ölüme, yıkıma şahit olmak zorunda kalıyorlar. Özellikle canlarından bir parça olan kişilere, veda etmenin en acı halini yaşayan oluyorlar. Etraflarında yer alan insanlarla da benzer bir öfke ve aynı hüsran hissi taşırlar. Fakat her zorluğun karşısında her zaman bir umut ışığı ve bir çözüm anahtarı varlığını sürdürmektedir. Zaten bunlar sayesinde bu zamana kadar birçok insan yaşam mücadelesi vererek ayakta kalmayı başarabilmişlerdir. Yaşadıkları şehir, bir zamanlar hepsinin korunduğu ve sığındığı bir bölgeydi. Hepsinin ayrı bir hayat hikâyesi mevcuttu o şehrin binalarının içerisinde. Şehir birçok insanın, kendi gözüyle gördüğü birkaç güzellikten oluşan yaşam alanıydı. Fakat o yaşam alanı, hiçbir çocuğun düşlediği muazzam bir şehir olarak kalmadı. Yerine sadece dökülen kanlar, cansız bedenler ve korunamayan çocuklar kaldı. Keşke bu durumları hiç biri yaşanmak zorunda kalmasaydı, çocuklar unutulmayacak her anı, akıllarında yer etmeseydi ve ben de bu savaşın üzerimizdeki yaşattığı etkiyi, sizlerin dile dökemediğiniz düşünceleri satırlara döken olmasaydım. Yani bu acıları keşke tüm dünyaca yaşamak zorunda kalmasaydık. Lakin bu hayatın unutmamız gereken bir sınavı. Eminim ki, hepimiz bu sınavdan çok kalıcı bir ders aldık. Verilmiş notlar yarım ama alınacak dersler bitmek bilmeyen bir savaşın son bulmasıyla tamamlanacak. Yaşanan savaş bizim ülkemizi abluka altına almadı ancak tüm dünyayı etkisi altına aldığını unutmayalım. Gazze ve İsrail çatışmasında hayatlarını kaybeden insanlara Allah’ tan rahmet, Filistin halkına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Artık insanlık vahşeti son bulsun, bitmek bilmeyen bir savaş da sonlansın. Bir çocuğun, kanayan yarasına merhem olmak için bu sayfada yazılanları önemse ve asla bir çocuğun hıçkıra hıçkıra ağlayışını görmezden gelme. Çünkü bugün onun bulunduğu durumda bizler de olabilirdik. Belki de onun gibi zalim dünyaya karşı mücadele veren korkusuz birey olamayacaktık. Kim bilir?