Karapınar, Hititlerin yarı bağımsız ve rahip kralları tarafından idare edilirken Truva Krallığı’nın hâkimiyeti altına girmiştir. Daha sonra Frigler, Lidyalılar, Asurlular, Persler, Büyük İskender ve Bizans İmparatorluğunun hâkimiyeti altına girmiştir. M.S. 832’de Abbasi Halifesi Abdullah Memûn, Karapınar ve çevresinin gelirlerini "Medine Vakfı” usulünde bir tür vergiye bağlar. (Bu vergi Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde de verilir. Fakat II. Abdülhamit Dönemi’nde son bulur.)
Karapınar ve çevresi 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra 1076 – 1077 yılları arasında Selçuklu İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girmiştir. 1096 yılında başlayan Haçlı Seferleri’nde Karapınar'da olumsuz etkilenmiştir. Karapınar, 1308 yılında Karamanoğulları’nın hâkimiyeti altına girmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in 1467 yılında Karamanoğullarına son vermesi üzerine Karapınar, Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girmiştir. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim Çaldıran Seferi’ne giderken Karapınar’da konaklamış ve çevrede yasayan halkın isteği üzerine Karapınar’dan geçen ticaret yollarının korunması amacıyla Eski İl’e bağlı “Karabinar” adında bir derbentçi köyü kurulmasını ve Sultan Selim Camii’nin temellerinin atılmasını emretmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu II. Selim’in Konya valiliği sırasında Karapınar’ın imarına önem vermiş, başta Sultan Selim Camii’nin inşasını tamamlatmış ve ilçeye kervansaray, han, hamam, 39 dükkânlı bir bedesten, 2 yel değirmeni ve 5 çeşme inşa ettirmiştir. Karapınar’da II. Selim’in eserleri görülünce buraya Sultanlar Şehri anlamına gelen “Sultaniye” ismi verilmiştir.
1868 yılında Konya’ya bağlı bir ilçe sınıfına geçirilmiştir. Karapınar’da 1882’de belediye teşkilatı kurulmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde (1934) ilçenin ismi “Sultaniye ”den “Karapınar” olarak değiştirilmiştir.
Karapınar, killi ve kumlu topraklarla kaplıdır. Güneydoğu'da Volkanik bir dağ olan Karacadağ ve güneybatıda geniş bozkırlar, krater gölleri ve obruklar görülmektedir. İlçemizde ilginç görünümler taşıyan Acıgöl, Meke Gölü, Meyil, Çıralı ve Obruk gibi Krakter gölleri bulunmaktadır.
Karapınar'daki yeraltı şehirleri ve mağaralar şunlardır: Bacanak Ovası mağarası, Kumsivri Tepesinde Arap hamamı, Meke inleri, Meke tuzlası mağarası, Apak Mağaraları, Yazomca mağaraları, Çıralıgölünde yeraltı şehirleri, Bağdaylı köyü Mağaraları, Kayalı kasabası toprakların mağaralar ve yeraltı şehirleri, Akören köyü Mağaraları ve yeraltı şehirleri.
KARAPINAR AKÖREN OYMALI YERALTI ŞEHRİ
Karacadağ sönmüş bir yanardağ olup bölgede oluşan granit bünyeli tüf tabakaları ve kalkerleşmiş ana kayalar oyularak birbirinden bağımsız 36 adet yeraltı Şehri yapılmıştır. 8. ve 10. yüzyıllar arasında bölgeye yoğun olarak yapılan Arap akınları nedeniyle ovada yaşayan halk kendini korumak için Karacadağ vadilerinde yeraltı şehirleri meydana getirmişlerdir. İç mekânlarda Kilise, sarnıç, at tavlası, zindanlar, odalar, galeriler ve hava bacaları gibi müştelimatlar bulunmaktadır. Bazı galeriler kuyu tipinde olup yanlarda ayak koymak için kertikler yapılmıştır. Burada çocukları ve eşyaları indirmek için makara sistemi kurulmuş ve dünyanın ilk asansörü yapılmıştır. Savunma amaçlı yapıldığı için galeriler bir insanın geçebileceği şekildedir. Oda tavanlarında basıncı azaltmak için tonozlu bir sistem uygulanmıştır. Yeraltı şehirleri ihtiyaca göre odalar eklenerek büyütülmüşlerdir. 11 no’lu Yeraltı Şehri on odalı ve on bir geleriden oluşmaktadır.
SULTAN SELİM CAMİİ
Karapınar'da bulunan Sultan Selim Camii, 1563 yılında Sultan II. Selim tarafından yaptırılmıştır. Külliye halinde kurulan yapı, cami, imaret, bedesten, han ve hamamdan oluşuyor. Caminin çevresindeki külliyenin yapılma amacı İstanbul-Bağdat posta ve ticaret yolunun güvenliğini sağlamaktır. Yapılan bu külliye çok sistematik bir şekilde imar edilmiştir. Hamam günümüzde müze olarak kullanılırken, bedesten çarşı olarak han da kafeterya olarak kullanılmaktadır. Caminin kapısı, hanların kapısı ve çeşme aynı hizadadır. Caminin kapısından çeşme çok rahat görülmektedir. Hanın kuzeyden güneye uzunca bir avlusu ve dört tarafa açılan bir kapısı vardır. Kapılar ve hanlar kesme taşlarla yapılmıştır. Bu taşlar birbiriyle çok sıkı birleştirilmiştir. Hanların içine aş evi, ambar, imarethane, at ahırı, dinlenme odaları gibi binalar yapılmıştır.
Caminin üzeri kurşunla kaplı büyük bir kubbe ile örtülüdür. Caminin girişinde 6 adet beyaz mermer sütuna oturtulmuş 5 adet küçük kubbe de bulunmaktadır. Caminin inşasında Karapınar Yöresi’nde bulunan ve Göktaşı adı verilen koyu gri renkli maddeden yapılmıştır. Giriş kapısının üzerindeki mermer taşlar dişli olarak birbirine geçirilmiştir. Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabede şu dua yazar: ” Ey Rabbimiz ! Bu binayı bizden kabul et ve fazlın ile tövbemizi kabul ederek bize doğru yolu göster. Bu yüksek cami tamam olunca Rabbimiz en yüksektir. Allah onu kabul etsin. “ Caminin kapısı iki kanatlı ve ahşaptır. Kapılar geçmeli olarak yapılmıştır. Bronz kilit ağızları ve halkaları ile bezenmiştir. Caminin içinde pencereleri içten kapatan tahta kapaklar geometrik şekillerle süslenmiş ve irili ufaklı toplam 21 adet pencere yapılmıştır. Üst bölümdeki kafes şekilli pencereler küçük küçük geometrik şekillere bölünmüş ve bu bölümlere renkli camlar yerleştirilmiştir. Büyük kubbe tromplar üzerinde yükselmiş ve tek kubbe usulü yapılmıştır. Caminin içi, kubbe ve tromplar göz kamaştıran bitkisel çiçek motifleriyle süslenmiştir.
Külliyenin dış bölümünde Valide Sultan Hamamı bulunmaktadır. Bu hamam II. Selim’in annesi Hürrem Sultan tarafından hayrat olarak yaptırılmıştır. Hamam tam bir kare biçimindedir. Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Doğuda ve batıda olmak üzere 2 adet kapısı vardır. Sultan Selim Camii ve Hürrem Sultan Hamamı yapılan restorasyon çalışmaları yapılmıştır.
ÇARŞI ÇEŞMESİ
Çeşmenin üzerinde iki ayrı mermer üzerine yazılmış farsça kitabe vardır. Kitabe tarihi H.977 yılını göstermektedir. II.Selim Konya’da vali iken Karapınar’a yaptırdığı külliyeye, padişah olduktan sonrada Karacadağ’ın ovacık yaylasındaki memb suyunu getirterek çeşme Klasik üslupta olup, hâlâ eski güzelliğini korumaktadır.
VALİDE SULTAN HAMAMI
Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. III. Selim’in annesi Hürrem Sultan tarafından tahmini 1542–1544 yaptırılmıştır. Mimar Sinan eserlerinden olup klasik üslupta yapılmış, batı cephesinde bulunan giriş kapısından soyunmalık mahalline girildiğinde 10x10 m ebatlarında salon kare şeklinde olup, kenarları tromplar üstünde yükseltilmiş ve tek ve büyük bir kubbe ile örtülmüştür. En son onarımı 2007 yılında yapılmıştır. 2007 yılında yapılan onarımda; hamamın köklü onarımı yapılmıştır. Sosyal ve Kültürel amaçlı olarak kullanılmaktadır.