Samimiyetin hissedildiği,herkesin birbiriyle iç içe olduğu,güzel anıların biriktiği çocukluğumun, geçmişimin yaşadığı bir yerdi.
İki göz odası,demir kapısıyla, tahta penceresiyle çatısız olan bir ev.
Şimdilerde harabe gözüyle bakılan bir insan nasıl yaşayabilir ki denilen sorular var oldu insanların düşüncelerinde ve zikrettiklerin de.Zikrediliyor,kelimeye dökülüyor bu ifadeler ve doğal karşılanıyor her olay gibi.Çocukluğum saray gibi evlerde geçmedi. İki göz odanın bana verebildiği mutluluk,sevinç ve kahkahayı hiçbir evin şahane duvarlarına,muazzam güzelliğine paha biçmem.Paha biçilemeyen bir mutluluk,sevgi hakimdi o evin duvarlarında.Çatısı olmasa da içindeki bireyleri tamamlıyordu eksikleri, yıkık duvarların görüntüsünü kapatıyordu,olmayanı oldurmak mümkün olmuyordu fakat olanı bir şekilde
güzelleştirebiliyordu. Şimdilerde bırak olmayanı var olanı temelden değiştiriyorlar. Nasıl bin bir emekle yapıldığını unutup baştan değişim yapıyorlar. İşte yetinmeyi tam olarak bilmiyorlar.Elindekilerinin kıymetini hiçbir zaman anlamaya çalışmıyorlar.Daha güzeli, daha moderni olsun diye olanı da yıkıyorlar,emeği de unutuyorlar. Artık çocukluğumu geçirdiğim o ev.Yani en güzel anıların yaşandığı yer bir kaç ay sonra tam yaşanılacak yer olmuştu bana göre.Annemin azimli ve kararlı duruşu evin yıkık duvarlarını baştan tamir etmişti. Babamın ise omuzlarına aldığı geçim derdi evi gün geçtikçe bahara dönüştürdü. Yaşanılmayacak olan ev,bir sarayın bahçesinden daha güzel bir bahçe oldu.Annemin sevgiyle ektiği tohumlar bir bir filizlenmişti ve annemin dokunduğu her yer bir bir güzelleşmişti artık.Emek sarf ettiğimiz
her şey zamanla güzelleşir, demişti eski hocam. Gerçekten de öyle oluyormuş, o zamanlar anlamasam da şimdi o hocamın ne demek istediğini geçmişi gözümün önüne getirince anlıyorum.Annemin emeği,elinde ve yüreğindeki sevgi de saklıymış. Sadece dokunması gerekiyormuş,tüm içtenliğini ortaya koyarak ve o evi hafızama kazmakmışamacı.Kazıldı hafızama o evin tüm hali ve insanların anlamsız düşünceleri,bakışları da.O evbana paylaşmayı öğretti,kardeşlik duygusunu arttırdı ve küçük şeylerle mutlu olmayı da ben o evden öğrendim.İlk karne heyecanı mı o evin samimiyet akan duvarların da yaşadım.Etrafımızdaki evlere göre farklı bir ev olsa da ailem denilen insanlar sayesinde eksikliği yaşamadım.Babam,hiçbir zaman hissettirmedi bu duyguyu. Her zaman en iyisi, en güzeli olsun diye çabaladı.Yani babam maddiyatı yeni kıyafetlerle, yeni ayakkabılarla üzerimize sundu.Maddiyatı ve maneviyatı her zorlukta çocuklarından esirgemedi. Şimdi bu geçmişimdeki ev benim için bir başka olmasın mı? Güzel değerleri,kardeşlik duygusunu, kimi zaman heyecanı,kimi zaman mutluluğu yaşatan o iki göz oda benim için hep bir başka olarak
kalacak. Çünkü özüm o çatısız evin yıkık duvarlarında.Şimdiki yüzümde ki gülümseme de o evin hediyesi olarak kaldı.Arada yoldan geçerken bakıyorum o eve eskiden neydi şimdi ne olmuş diyorum?Başkaları yaşasa da o evi ev yapan annemdi,babamdı.Yani o ev ailemle bir başkaydı.