Uçurumun eşiğinde tek başına kaldığında artık kendi kararlarını verme vakti geldiğinde mi?

Ya da ısrarla bütünlüğümüzü hatırlatan aile bireylerimizin sözlerinde mi? Bizler büyüyoruz. Yılları geride bırakarak, tek o çocuğu yüreğimizde götürerek hayata karşı büyük bir adım atıyoruz. Adımlarımızla bazı beklenmeyen sonuçları yaratıyoruz. Fakat sonuçlar büyümenin hiç kolay olmadığını hatırlatıyor bizlere. Oysaki çocukken hep benden yaşça büyük olanların hayatlarını merak ederdim. Zamanı gelince büyümenin hiç güzel olmadığını fark edince çocukluğumu, merak duygumu o zaman aralığında bıraktım. Yani hiçbir şey göründüğü gibi güzel ve dokunaklı değilmiş. İnsan yine yaşayınca öğreniyor, anlıyor. Yaşamadan büyümeyi de anlayamıyor. Sahi bizler ne zaman büyüdük? Ne zaman kendimize sorumluluklar yükledik? Ne zaman ağır yükleri taşımamız gerekir oldu? Bir yerde okumuştum" Allah, kuluna taşıyamadığı

vermezmiş." O, inanmış kullarına ağır da olsa yine taşıyacaksın o yükü sen fark etmeden yükün gün geçtikçe hafifleyecek sonra büyüdüğünü kanıtlayacak sın etrafa ve kendine. Bazen kanıtlamaya gerek bile kalmıyor. Çünkü bizler kanıtlayamadan veya anlayamadan yetişkin bir birey olmuşuz bile. Yani ailemizin gözündeki profil oluşmuş. Yani ısrarla büyüdüğümüzü hatırlatan ailemizin bu sözlerine gerek kalmamış. Fakat gerekli olan bir durum var bizler büyümenin yollarından geçerken, hâlâ çocukluk maceralarını sürdürürken hayat sayesinde tanıştık biz bu eylemle. Büyümek 18 yaşına mı yakışıyor? İnsan,18 yaşında mı büyümenin ilk halini gerçekleştiriyor? Bir yıl önce çocukların fakat bir yıl sonra yetişkinsin. Ne değişiyor ki bir yıl içinde? Artık söz sahibi mi oluyoruz her konuda? Egemenliğin son hallerine veda ederken gençliğin ilk maceralarına mı karışıyoruz? Aslında bizler gelen her yılda büyüyoruz. Gelen her yılda biraz daha olgunlaşıyoruz. Hayat, adım adım güzellikleri her yaşa bırakıyor. Çocukken merakla güzellikleri keşfetmeye çalışıyoruz. Gençken ise çocukken keşfettiklerimizin içinde yer almak istiyoruz. Yaşlanınca ise kaybettiklerimiz güzelliklerin üzüntüsünü yaşarken, kazandıklarımızın sevincini hatırlayacağız. Bizler büyümenin acı hatıralarını, tatlı tebessümlerini belirli zaman aralıklarına yayıyoruz. Yani bizlerin anlayamadığı büyümek eylemi geziyor yılların zamanların da yıllara yakışan fakat bizlere bir

türlü yakışmayan. Çünkü her şey zorlaşıyor. Başkaları olmadan, sevdiklerimizi arkamıza almadan kendimizin başarmasını beklemek zor gibi geliyor. Bizler arkamızda güvendiğimiz bir dağ olmayınca ne kadar sağlam duracağız bakalım. Yıkılacak mıyız ilk zorlu süreçlerde yoksa kendimiz kendimize büyüdüğümüzü hatırlatıp ayakta kalmamızı mı sağlayacağız? İnsan, büyüdüğünü ne zaman anlar biliyor musunuz? Büyüdüğünü anlayamadan büyüdüğün de. Artık aynaya baktığında yetişkin bir birey var karşında senin bazı şeyleri fark etmendeki zorlandığın birey. Bu bireye sahip çık onu hep yönlendir. Hayatı ve kendini hep anlamaya çalışsın.