Tüm dünya kadınları için sembolik bir anlam ifade eden 8 Mart günü ülkemizde de kadınlarımızla ilgili farkındalıklarımızı dile getirdiğimiz, yitirdiklerimizi andığımız, çeşitli programlarla her anlamda kadının önemini vurgulayıp kutlamalar yaptığımız anlam yüklü bir gündür.

Pek tabi 8 Mart'lar bunlarla sınırlı kalmamalıdır.
Yaşamımız; 8 Mart gibi günlerde kadınlarımızın dünya hayatının her alanında, evde, işte, siyasette, sosyal yaşamda ne denli önemli olduklarını idrak ve ifade ettiğimiz,pozitif duyguların çeşitlenip çoğaldığı, olumlu ve yapıcı düşüncelerin arttığı fakat sonra ki günlerde ise kadınların istekleri noktasında eylemlerin kısıtlandığı, söylemlerin aksine tutumların sergilendiği bir arenaya dönüşmemelidir. 
Keza kadınlarımız bu farkındalıklara rağmen halen gerek siyasi ve sosyal hayatta gerekse de çalışma hayatında çaba ve başarılarının yeterince karşılığını bulamamaktadır. Yalnızca sözde kalan pozitif ayrımcılık söylemleri yerini artık kadınların önünün açıldığı, kadınlara yönelik kısıtlamaların kaldırıldığı, kadınlara yönelik her türlü desteğin arttığı eylemlere verilmelidir.
Keza medeni bir toplum, güçlü bir millet olmanın öncelikli koşullarından birisi de esasen budur. Kadın ve erkeğin eşit olmadığı, kadının ikincilleştirildiği, ötelendiği, ihmal edildiği, önünün kapatıldığı bir toplum tek tekerlekli bir araç gibidir, ilerleyemez. Tam da bu manada modern Türkiye'nin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün çok değerli bir sözünü belirtmek isterim. Atatürk bir demecinde kadın-erkek eşitliği ile ilgili düşüncelerini şu söylemlerle ifade ediyor."İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?" . Bu söylemden de anlaşılacağı üzere bir toplumun gelişip ilerleyebilmesi için kitlenin her iki parçası yani kadın ve erkek eşit bir şekilde ilerleyebilmelidir ki toplum ilerleyebilsin. Bu bağlamda kadınların ilerlemesinde öne çıkan bütün engeller bir bir kaldırılmalıdır. Bu noktada bireyler de devlet kurumları da üzerine düşeni ivedilikle yapmalıdır. Ezcümle öncelikle herkes tabir yerindeyse bu işe kendi kapısının önünden başlamalı, öncelikle muhatap oldukları kadınların önlerini açmalıdır.
Kadınların önündeki engellerin, sınırların, kısıtlamaların kaldırıldığı yarının Türkiye'si emin olun hepimiz için daha güzel olacaktır. Keza Türk milletinin ve devletinin yarınlarını kadınlar inşa edecek, kadınlar şekillendirecektir…
Her yıl olduğu gibi bu yılda 8 Mart dileğini yinelemek isterim: Kadınların yaşam haklarının zorla ellerinden alınmadığı,  kadın cinayetlerinin son bulduğu, Türk kadınlarının siyasi, sosyal, ekonomik vb. alanlarda istediklerini çabaları doğrultusunda rahatlıkla alabilecekleri yarınlar diliyorum… 
Başta ülkece olumsuz etkilendiğimiz depremde hayatını kaybeden kadınlarımıza ve daha güzel bir Türkiye fotoğrafı çekilmesine emek veren, hayatın her alanını anlamlandıran ülkemizin tüm hanımefendilerine saygı, şükran ve minnetle, 8 Mart Dünya Kadınlar günümüz kutlu olsun…