Birleşmiş Milletler 1987 yılında Brundland Raporu adıyla anılan “Ortak Geleceğimiz” raporunu yayımlamıştı.

Bu rapor “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramını Dünya gündemine taşımıştır. Sürdürülebilir Kalkınma kavramının en önemli vurgusu doğal kaynakların dengeli ve ekolojiye zarar vermeyecek şekilde kullanımını önerip desteklemesidir.

Birleşmiş Milletler’in oluşturduğu bir araştırma gurubu bulgularını 12.Mayıs.2011 de yayımladı. Rapor ekolojik bunalımın boyutuna ışık tutuyor. İnsanlık 20.yüzyılda doğal kaynak kullanımını 8 misli artırmış.Gelişmiş ülkelerde bu kullanım kişi başına 44 kiloya erişmiş.ABD gibi ülkelerde ise bu kullanım kişi başına 110 Kg. a kadar çıkıyor. Yani bir Amerikalı her gün kendi ağırlığından çok daha fazla doğal kaynak tüketiyor.Yaşadığımız bu bunalımdan çıkış doğal kaynak kullanımında 44 Kg.dan daha aşağılara inme mantığına bağlı.Raporda gelişmiş ülkelerde kişi başına doğal kaynak kullanımı 16 Kg. a inilebilirse bunalımın çözülebileceği belirtiliyor.

İyi, madem öyle doğal kaynak kullanımını düşürelim !

Kıyamet kopar o zaman…

Neden kıyametin kopacağını açıklamaya çalışalım ve Dünya ekonomisi ile ilgili haberlere bakalım. İnternette araştırdım. 1318 firma Dünya ekonomisinin toplam cirosunun % 60 ını gerçekleştiriyor. Daha da önemlisi bunların arasından 147 firma Dünya ekonomisinin % 40 ına sahip. Bu firmalar Dünya ekonomisi üzerinden devletlere/siyasete de hükmediyorlar.

Yeni Dünya düzeni yani vahşi kapitalist sistemle halkların üzerine ağır yükler bindiriliyor. Kamu harcamalarını kısmak, çalışanların ücretlerini düşürmek,emeklilik yaşını yükseltmek,kamu varlıklarını,ülke topraklarını elden çıkarmak,vergileri artırmak.Daha çok üretmek için daha çok kazanmak için doğal kaynakları koruyan tüm mevzuat talan ediliyor. Tüm canlının yaşam hakkı olan su bile B.M. nin aldığı bir kararla ticari mal olarak görülüyor.


Sorulabilir ki ÇEVRE konusu ekonominin neresinde, içinde mi? Dışında mı?

Bu küresel ekonomi dedikleri vahşi kapitalizm çevre konusunun hem içinde,hem dışında,hem de püskülünün başında. Zira bu büyük ekonomik gücü elinde tutan kişi ve firmaların gündeminde çevre konusu hiç olmamıştır. Çevre konusunu gündemlerinin son maddesine bile almaları beklenmiyor. Doğal kaynaklar ve korunan alanlar üretimi artırma adına hızla talan ediliyor. Dünya’nın havası, suyu, toprağı hızla kirletiliyor. Tüketimin ve savurganlığın artırılmasına yönelik bin bir türlü kampanya ve reklamlar giderek hızlanıyor.

Çevrenin korunması, özellikle de küresel çevre sorunlarıyla baş etmek; devletlerin desteğini almak , uyumlu ve katılımcı politikalarla mümkündür. Küresel ekonomik güç devletleri de kontrol eder durumdadır. Bu nedenle, sorunların çözümü de bu gücün inisiyatifindedir. Sivil toplum örgütleri çevre sorunlarının çözümünde yerel başarılar elde ediyorlar. Küresel boyuttaki sorunlara dikkat çekme noktasında da iyi çalışıyorlar. Ancak küresel sorunların çözümleri çok maliyetli ve devletler isteksiz.

Yine de konunun takibi sivil toplum ve örgütleri aracılığıyla yapılmak zorundadır.

Dünya’daki ve Ülkemizdeki sivil toplum örgütleri ile beraber bizde; Yerel derneğimiz KONDOHAYKO, Bölgesel Platformumuz İÇAÇEP-İç Anadolu Çevre Platformu ve TÜRÇEP-Türkiye Çevre Platformu ile İlimizin,bölgemizin,Ülkemizin ve Dünya’nın çevre sorunlarıyla ilgili takibimizi yapıyor ve çözüm önerilerimizi “Dünya Bize Gelecek Nesillerin Emaneti ” anlayışıyla kamuoyuna sunuyoruz. Konuya duyarlı herkesi mücadele için yanımıza bekleriz.

Hoşça kalın.