Siyasal ve toplumsal anlamda çokça zikrettiğimiz bazı önemli günlerin yahut hadiselerin muhtevasının yeterince idrak edilmediğini düşünüyorum.

Milletimizin tarihi süreç içerisinde yaşadığı pek çok anın anlamı, yakın dönem tarihinde yeterince anlaşılmasa bile zaman geçtikçe daha çok kavranıyor ve önemseniyor yahut da öyle olmalı…
15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Günü de milletimizin, muhtevasını zamanla daha çok idrak etmesi gerektiğini düşündüğüm bu mühim tarihlerden biri.
15 Temmuzmilli hafızamızı, milli hasletlerimizi ve hassasiyetlerimizi yeniden idrak etmemiz, kadim tarihi boyunca kendi kaderini her koşulda kendi tayin eden milletimizitahayyül etmemiz ve milli iradeye olan inancımızı bir kere daha tazelememiz için son derece kıymetli bir gün. 
Böylesi değerli ve çetrefilli bir coğrafyada milli birlik ve dirliğimizi, demokratik düzenimizi, istikbalimizi, istiklalimizi, milli haysiyetimizi korumaksosyolojik ve siyasal anlamda ihmali mümkün olmayan en önemli önceliğimiz ve vazifemiz olmalı elbette.15 Temmuz bize bunu ödevimizi bir kez daha hatırlatan bir tarih oldu.Tarihten aldığı dersler kadar tarihe de ders vermeli toplumlar…Bu itibarla15 Temmuz hem dersler aldığımız hem de ders verdiğimiz bir tarih oldu… Nice badireler atlatan mahir milletimiz bu hadiseyi de bertaraf etti ve diriliğine halel getirmedi…
Alınan dersler kadar kendimize ve ötekilere vereceğimiz derslerinde mühim olduğunu düşünüyorum. Artık her vatandaşımız, Türk milleti çatısı altında,beslendiği fikir kaynağı, ideolojik aidiyeti, siyasal tercihi her ne olursa olsun müştereklerde buluşup önce milli iradenin emsalsiz eseri devletimizin ve onun banisi aziz milletimizin bekası noktasında oydaşmalıdır. Vatanımızı ve milletimizi müdafaa eden yüksek şuur bu aidiyetlikte birleşmelidir keza milli birlik ve dirliğimize balta vurmaya çalışan içteki ve dıştaki,şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emellerini, bölücü gayelerini her şeyin üstünde tutanların hezeyana uğrayacağı dün olduğu gibi bugün de açıktır. 
15 Temmuz'da bir kez daha gördük ve iftihar ediyoruz ki hür ve tam bağımsız, milli, üniter, demokratik, sosyal, hukuk devletini koruma ve yaşatma azmini bırakmayan ecdadımız nesillerimiz marifetiyle bu itibarı korumaktadır. Öngörüyoruz ki, Türk milletinin azmi, iradesi, hamiyeti ve hâkimiyetiyle nesillerimiz daha büyük işler yapacaktır. İnanıyoruz ki, Türk devleti benliğini partisini öteleyip devlet ve millet bekasını her şeyin üstünde tutan onurlu duruşuyla yükselmeye devam edecek ve payidar olacaktır…
Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, gece uyumayan, gündüz oturmayan Türk illerinin, Türk milletinin kutlu ve müreffeh yarınları için ölesiye, bitesiye çalışan BilgeKağanların, İl Bilge Hatunlarınizinden milletin hür ve esenlikle yarınları için yol almış, gazi olmuş, şehit düşmüş aziz şühedamızı hayranlıkla, şükranla, minnetle yâd ediyorum.Ardınca gidenlerinde ruhları şad olsun…
İri ve diri kalmaya, yükselmeye çok yükselmeye azmetmiş milletimiz atiye, yeni ufuklara, kutlu yarınlara daha emin ilerliyor… Bu ilerlemede ben özellikle milli hafızamızı diri tutmaya ve bazı önemli anları unutmamaya çalışmamız gerektiğini düşünüyorum…İşte o zaman daha büyük kararlılıkla daha büyük işler başaracağız…
Sözlerime hepimize ilham olsun diye devletimizin büyük banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle nihayete erdiriyorum.
"Bu dünyadan göçerek Türk 

Milleti'ne veda edeceklerin çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara son sözü bu olmalıdır: Benim Türk milletine, Türk Cumhuriyetine, Türklüğün istikbâline ait ödevlerim bitmemiştir. Siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar edersiniz. Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk milleti duygusunun ifadesidir. Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere durmadan tekrar etmekle son nefesini verecektir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.
Yüksek Türk... Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur."