Bir yazıya “gençler ve gençlik” üzerinden başlamak üzüyor beni. Sanki sonunun nereye varacağı belli. Kaybolacak gibiyim sisli puslu kelimelerin arasında… Bu gidiş nereye ve nereye kadar…

                Şöyle ki; Birkaç lise öğrencisinin yüce kitabımıza yönelik hareket tavır ve davranışı bizi iliklerimize kadar üzdü. Şunu soruyorum; Çoğu zaman yüce kitabımıza abdestsiz dokunmayı saygısızlık sayıp, rehber kaynağımızı yerdeyse üç kez öpüp alnına dokunduran, onu yüksek yere koyan, yani onu yükselten, onu en yüksek kılan ceddimizden bize ne kaldı?

            Aslında din, bizim ortak değerlerimizin en önemlisi. Bunu şöyle hissediyorum;

            Bazı gençler ile zaman zaman oyun parklarında, bir yerlerde karşılaşıyor fırsat buldukça tanımadığım o gençlerle sohbet ediyorum. Konuya din ve dini yaşam, haram helal, kavramlarından girdiğim zaman olabildiğince güzel konuşuyor ve anlaşıyoruz.   

            Şunu ifade etmeliyim; Ben konuşmaya başladığımda gençler soru sorduğunda orası bir emin ve esenlik yeri oluyor. Ama bu güzellik kalıcılığını ne kadar koruyor onu tahmin edemiyorum.

            Antalya Serik'te vuku bulan sözlerin en güzeli, rehber ve hidayet kaynağımız kutsal kitabımıza yapılan saygısızlık konusunun neresinden tutacağımı nereye koyacağımı bilemiyorum.

            Toplumumuzda bazı çözülmelerin hız kazandığını, kültürel ve dini değerlere karşı saygısızlıkların arttığını, madde bağımlılığının süreklilik haline geldiğini üzüntü ile müşahede etmekteyiz. Bunun yanında geçlerimiz ile ilgilenen sivil toplum kuruluşlarımızın, kurumlarımızın çalışmalarını takdir ile karşılıyorum. Çok güzel çalışıyorlar. Bazen şunu düşünüyorum; Sorunlu aile ve sorunlu gençlerin tespit edilmesi, onlarla birebir görüşülüp onların dünyasında neler olup bittiğinin konuşulmasında daha fayda olunacağı kanısıoluşuyor bende. Yani bire bir görüşme…

            Bugün itibariyle gençlerin en çok tesir altında kaldığı şey haz ve hızdır. Çağımız, doyurulmuş hazlar çağı... Haz bakımından ne çok şeye acıkırsanız o denli mutlu olursunuz diye bir yalan dayatılmış sizlere ve bizlere... Bir an durup düşünseniz fark edeceksiniz bunun bir yalan olduğunu. Fakat bir an durup düşünmenizi engelleyecek bir çağdaş yaşam biçimi de var. Çünkü hız; hemen olsun, bir an olsun, hep olsun. Dinlenmeden ve tefekküre fırsat kalmadan hayatı yaşamak demektir. İşte bu hız ve haz meselesi gençlerimizin doğru davranmalarını da engellemektedir. Peki, neden hız? Çünkü durursanız bir şeyleri fark etmeye başlarsınız. Yerinizi yadırgamaya, sorgulamaya başlarsınız.

            Kıymetli Okurlar ve değerli genç kardeşlerim;

            Günümüzde haz ve hızın bizim bütün ruhumuzu sardığını, hedonist bir şekilde yaşamanın tek amacının o an için mutlu olunabileceği düşüncesi bizi kandırıyor. Suni bir şekilde geçici zevkler, bizi o an için mutlu ediyor. Ama bize iki dünyada iyilik ve huzur verecek olan Rad suresinin 28. Ayetini unutuyoruz. Rabbimiz kalplerin kendisinin anmakla mümkün olabileceği müjdeliyor. Geliniz mutluluğu birazda burada arayalım.

            Ve bizler anne-baba veya büyükler olarak onların bizim ve toplum için değerli bir birey olduklarını onlara hissettirelim. Diyelim ki “oğlum sen benim için paha biçilmez bir varlıksın” veya “kızım sen benim dünyanın en nadide bahçesinde büyüyen narin bir çiçeksin”. Sonra diyelim “kardeşim gelecek senin omzunda yürüyecek”. Ve onlara kendilerini ifade etme şansı verelim.

            Değerli okurlar;

            Dünyamızı saran ahlaki çöküntü, bizi sımsıkı saran birlikteliğimizi çaya atılan şeker gibi bizi eritmektedir. Aslında bizi biz yapan, en önemli unsurlardan biri din olgusudur. Geliniz bu çatı altında dünyamıza, toplumumuza kulak verelim. Niçin ve hangi amaçla yaşayacağını bilmeyen gençlerimizin derdiyle ilgilenelim. Onların buhranlı dünyalarına seyirci kalmayalım.Bunun yanında geniş tabanlı ve uzlaşı temelli konu ele alalım ve çözüm yolları bulalım. Gayret bizden, tevfik Allah’tan…

            Rabbim gençlerimize şuur, kalplerine iman versin. Yaşantılarını salih amel ile süslesin. Güzel ülkemiz için hayırlı evlat eylesin. Onların omuzlarında yürüyecek olan geleceğimizi hayırlı eylesin…

            Hepinizi yüreğinizi sahibine emanet ediyor, selamların en güzeliyle selamlıyorum.