Kıymetli Okurlar;             Yine selamların en güzeliyle, sözlerin en mutlu edeni ile sizleri selamlıyorum.

  Yüzyıllar boyunca paylaşmayı, yardımlaşmayı seven bir milletin nesliyiz. Tadı alınabilirse ekmeği paylaşmak, ekmeği yemekten daha tatlıdır. İnsanlara yardım etmek ve yardımlaşmak toplumda dayanışma içinde olmanın en güzel örneklerinden bir tanesidir. Bir toplum içinde birlik ve beraberlik içinde olmak için toplum içindeki yardımlaşmayı arttırmalıyız.

            Yardımlaşmanın en güzel yanlarından bir tanesi de diğer insanlara örnek olmaktır. Çünkü yardımlaşmak ve iyilik yapmak bulaşıcıdır. Bir insan sizden iyilik ve yardım görürse onunda başka bir kişiye yardım etme olasılığı daha çok artar. Türkler toplum olarak yardımlaşma konusunda diğer ülkelere göre daha şanslıdır. Çünkü diğer toplumlara göre daha vicdan sahibi bir topluma sahibiz. Bu yüzden yardımlaşma bilincimiz yüksektir. Özellikle Anadolu'da yaşayan insanlarımız yardımlaşma konusunda daha yüksek bilince sahiptir. Bunun sebebi ise gelenek ve göreneklerimize daha fazla sahip çıkan ve uygulayan kişilerin yaşamasıdır. Bir kişinin yardıma ihtiyacı olursa konu komşu toplanarak o kişinin ihtiyacını karşılık beklemeden karşılar.

            Konuya böyle girmemin sebebi ilçemizde yaşayan küçük Dilek için. Bu hastalık Dilek’te duyulduğu için belki hafızamızda daha çok yer etmeye başladı. Arama motorlarında sorgulamaya başladık belki de. Duyarlı vatandaşlarımızın sosyal medya aracılığı ile küçük Dilek’in sesini duyurmaya çalıştılar. Herkese teşekkür ediyorum.

            Biraz araştırmalarıma göre SMA hastalığı kaslarda küçülmeye yol açan bir grup genetik hastalığa verilen addır. SMA, beyin kökü ve omurilikte yer alan sinir hücrelerindeki kayıp sonrası ortaya çıkar. Bu durum sonucu ilgili sinirlerin inerve ettiği kaslarda işlev kaybı görülür ve bu kaslar atrofiye uğrar. Yani kaslar erimeye başlar. İşte küçük Dilek böyle bir hastalık ile karşı karşıya… Tedavisi ise çok pahalı ve zahmetli. Dünyada üç yerde yapılmakta…

            Bir gece başıma yastığa koyduğumda kendime “ne yapabilirim” diye sormaya başlamıştım. Yazının ve sanatsal eserler üretmenin hazzını yaşamaktayım. Şu an üçüncü kitabımın hazırlığı içindeyim. Zaman zaman fuarlara katılıyorum. Gerekirse bu yıl ki fuara katılmayıp, ilçemizin şair ve yazarları ile bir araya gelip Dilek için imza günü yapma fikri doğdu bir an için. Bütün özgüvenimi toplayıp düşüncelerimi sosyal medyada paylaştım. Sesimi duyan ilk kişi gazeteci yazar Hikmet Peker oldu. Bir anda kendimi mutfakta pişmiş önüme sunulmuş bir masanın etrafında buldum. Bu sosyal ve kültürel etkinliğe katkı sağlayan Şair ve yazarlara Ali Yaylacı, Adem Zengin, Ceyhan Yalçın, Hikmet Peker, Derya Karakaya, Şener İşleyen, Murat Deniz’e en kalbi duygularımla teşekkürü borç biliyorum.

            Bunun ötesinde Dilek’in ailesi ile sık sık görüşen yardım kampanyasına büyük katkı sağlayan İstanbul’ da ki hemşerimiz Fadime Özmen’e de ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

            Şifayı verecek olan Allah’tır. Bizler buna vesile olabiliriz. Bu şekilde Allah’ın dinine yardım edebiliriz. Kader gayrete aşıktır. Bunu bilmeliyiz. Bu vesile ile o gün orada, Karapınar Millet Bahçesindeydik. Oradaydık ve birlikte olunca neler yapabileceğimize şahit olduk. O gün imzalar sadece küçük Dilek için atıldı. Kültürel ve yardımseverlik faaliyetin sentezini kurduk. O gün oradaydık ve birlikte daha güçlü olabileceğimize şahitlik ettik.

            Bu anlamlı güne Ankara’dan katılan Ceyhan Yalçın Bey’e ve bizlerle beraber olan Belediye Başkanımıza ayrı bir teşekkür ediyorum. Duyguların şelale olup aktığı bu anlamlı güne katkı sağlayan şair ve yazarlara değerli vatandaşlarımıza yüreğimin en ücra yerlerinden selam ve hürmetlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız, iyi ki aynı toprağın insanıyız…

            Bizler yazdıklarımızla, yaptıklarımızla örnek olabilmişsek ne mutlu bizlere… Biz bir şey yapmışsak herkes bir şeyler yapabilirler. Unutmayalım iyilik bulaşıcıdır.

            Selam ve Muhabbetle…