03 Aralık günü özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için toplumda erişilebilirlik, fırsat eşitliği ve sosyal katılım gibi alanlarda yapılacak iyileştirmeler, birlikte atılan adımların önemli bir parçası olup farkındalık oluşturmak için Dünya Engelliler Günü ilan edilmiştir.

Bütün sağlıklı bireylerin aslında birer engelli adayı olduğunu vurgulamak isterim. Bizler insanoğlu olarak aciz yaratılmış kullarız. Bir dakikamızın bile bize neler getireceğini bilemiyoruz. Merdivenin basamaklarını inerken yanlışlıkla iki basamak insek, dengemizi kaybedip düşebilir ve başkasına muhtaç hale gelebiliriz. İşte insanoğlu 10 dakika öncesi ve 10 dakika sonrası… Ama biz insanoğlu kibrimizden yollara sığamıyoruz. Bize ait olmayan, dünyaya bırakıp gideceğimiz ve bizimle beraber olmayacak olan mallarımız bizi yarı yolda bırakmış olmuyor mu? O zaman “Ey insanoğlu nereye bu gidiş, nereye kadar” O zaman acizliğini anla ve kendini herkesten biri say ve herhangi bir kişi olduğunu unutma…

Ben asıl engeli fiziksel, görme, duyma gibi yetilerini kaybetmiş insanlara yüklemiyorum. Bence esas engellilik başta insanın kendini tanıyamama engelliliği, aciz ve fakir olduğunu fark edememesi olarak değerlendiriyorum. Sonrasında çevresine insanlığa, tabiata, hayvanlara sevgisini gösteremeyen insanları engelli sayıyorum. Allah bu insanlara tez zamanda şifasını ihsan etsin.

Birbirini anlamayan insanların olduğu zamandan geçiyoruz hepimiz. Trafik ışıklarında insanın neden ilerlemediğini düşünmeden kornaya basıyoruz. Sanki korna çalınca yollar açılacak. Empati engelliliğimiz var.

Zamanımızın çoğunu gereksiz işlerle geçiriyoruz. Bize, hayal dünyamıza katkı sağlamayacak işlerle uğraşıyoruz toplumca… Kadın programları, diziler, bir başkasının bizi ilgilendirmeyen hayatları… Futbol maçlarını günlerce yorumluyoruz. Zamanı, yani en kıymetli anı verimli kullanamama engelliliğimiz var. Dünyada fiziksel anlamda engelli olup, bilim ve kültüre katkı sağlayan o kadar çok insan var ki; Mesela bunlardan bazıları;

StephenHawking; Dünya çapında bilim camiasının tanınan bir figürüdür. Tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Hawking, ALS adlı bir motor nöron hastalığına yakalanmıştı. Bu hastalık, zamanla kasları felce dönüştürür ve derin bir nefes almanın bile zorlaştığı bir duruma yol açar. Tüm bunlara rağmen, Hawking kozmoloji ve fizik konularında pek çok kitap yazdı ve dünyanın en önemli entelektüelleri arasında yerini aldı.

Nick Vujicic; Doğuştan kolları ve bacakları olmayan bir insan olarak dünyaya geldi. Bu şekilde yaşamaya başlaması onu hayattan koparmak yerine daha çok bağladı. Kendine bir alan açmak için emek verdi. Sadece kendi hayatına değil ilham verdiği insanların hayatına da renk kattı. Yine de, hiçbir zaman hayatın pesimist tarafına bakmadı. İnsanlara ilham vermek ve onlara yol göstermek için birçok konuşma yaptı ve birçok kitap yazdı.

Ülkemizde ise engelli olup bilim sanat ve kültüre katkı sağlayan o kadar çok yazar ve akademisyen var ki… Mesela;

Cemil Meriç; Gözleri görmediği için kitaplarına dokunarak “Ben artık bunları okuyamayacak mıyım” diye ağlayan o seçkin insan… Edebiyat dünyasının duayen isimlerinden biri olan Cemil Meriç yazdığı şiirlerle ismini ölümsüz kurmuş bir isimdir. Otuzlu yaşlarda görme yetisini kaybeden sanatçı hayatının kalanını görme engelli olarak devam etmiş ancak çalışmalarına da ara vermemiştir.

Âşık Veysel; Yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığının sonucunda görme yetisini kaybeden Âşık Veysel babasının ona aldığı sazı öğrenerek etkisi günümüze kadar gelen türkülere imza atmış bir ozandır. Ölümsüz şiirlerin sahibi olan halk ozanı hem fikirlerini hem de aşkları sazının telleri ile hayata nakşetmiş, ölümsüz kılmıştır.

Şimdi soruyorum “Aslında kim engelli ve neyin engellisiyiz”

Kıymetli Okurlar;

Bunlarla beraber ilçemizde bu günü anlamlı kılan Değerli Kaymakamımız Şenol Öztürk Bey’e ve İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Hulusi Sonkaya Bey’ konuya katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Hatırlanmak, önemsenmek, değerli olduğunu hatırlatmak tarifi olmayan bir duygudur.

Kalın sağlıcakla…