(Miyase Çıkmazı/ Fatma Nur Uysal Pınar) Yazar Fatma Nur Uysal Pınar öykülerini toplayarak bir kitapta bütünleştirdi.


Kitap okurlarına Loras yayınlarından “merhaba” diyerek raflarda olduğu gibi, kalplerde de yerini almış oldu. Seçkin edebiyat dergilerinde yer alan öyküler böylelikle iki kapak arasında taçlandı. Yazarın söyleşisine katıldıktan sonra kitabı bir an evvel okumak için heyecanlanmadım değil. Sosyolojik vurguların yerinde ve zamanında yapıldığı, özellikle toplumda kadın ve çocuk temalarına değinildiği okurlarına sunuyor. Özellikle anlatılmak istenen durumlar ile sizi bir anda ulaştırmak istediğiniz noktaya eriştirmiyor. Bu haz öykünün her tarafına yayılarak almak istediğiniz tadı uzun soluklu kılıyor. Yazar bu konuda kelimelere olabildiğince hakim. Benzetmelerin yerinde ve cümleleri tam ayak bileğinden yakalayacak şekilde yapıldığını rahatça söyleyebilirim.

Yazar mahalle kültürünü, çok iyi gözlemleyerek okurlarına (syf. 12) de başlıyor.Sessizlik (syf. 17) öyküsünde anne- kız çocuğu ilişkilerine çok güzel değinilmiş. Bütün yanları gerçek hayat ile örtüşüyor. Çünkü gerçek hayatta hiçbir kız çocuğu yeterli değildir. Bunun yanında onlar başka ailenin kız çocuklarıyla kıyaslanmaya her zaman hazırdırlar. Olur mu olur (syf. 24 )öyküsü bir kadının hayata karşı dik duruşunu görebiliriz. Müfide sanki omuzlarında bir dağ taşıyor.

Koku Kaybı (syf.31) Kadınlar için bir kalıba sığdırılmış hayatta yaşamayı ve bunun psikolojik durumlarını anlatıyor. Radyocu Nağfel’de(syf. 38) kişinin çocukluk sürecinin ve yetiştiği ortamların ileriki durumlarına etkisini vurgulanıyor. Nağfel’in öyküsü hüzünle bitiyor. Biraz biraz(syf. 46) Toplumun anne – baba olma üzerindeki tutumları ve baskıları bunun kişiler üzerindeki etkileri bahsedilmiş. Bu öyküde kendimi bulmadı değil. Ablam geçti gözümün önünden. Asi kız yahut pençe (syf. 52) her kız çocuğunun ailesi ile yaşayacağı sorunlar ve anne-baba gözünde çocuğun büyümeyeceği vurgulanmış. Bu öyküyü okurken gözümün önünden geçenler olmadı değil.

Kapı Duvar (syf.61) de Ataerkil bir toplumun yansımalarını görmekteyiz. Her şeyin kadın tarafından zamanında yapılması ve kusursuzluk vurgulanmış. Bunun kadın üzerindeki etkilerine değinilmiş. Ekşi Mesele (syf.68) bir Anadolu pazarına götürebilir sizi. Özellikle kendi yetiştirdiği ürünleri satmaya çalışan ve pazara gelen kadınların hallerini gözlemleyebilirsiniz. Bir, iki, üç syf. (77) Bir ailede mutlu olabilmek için çok sebeplerin olabileceğini hissedip, o aile sıcaklığını iliklerinize kadar hissedebilirsiniz. Tığ öyküsünde (syf 84) Gurbeti ve gurbetçiliği, geride bırakılanları türk filmi tadında anlatılmış. Burada Yazar’ın kendi hayatından esinlendiğini hisseder gibiyim. Onun yerine (syf. 91)’de bir ailede kız kardeşlerin çok iyi bir arkadaş ve sırdaş olunabileceği ön planda tutulmuş. Elma Çekirdeği (syf. 97) de anne –baba ilişkileri ve bu ilişkilerde çocukların etkilenme durumları ele alınmış. Aynadaki Ben ve Bendeki Ayna (syf. 104) sanki kişinin kendi iç dünyasına olan yolculuk serüveni gibi geldi bana. Felek (syf. 111) de geniş ailede büyüklerin aile üzerindeki baskınlıkları güzel bir şekilde ele alınmış. Özellikle dede ve nenelerin evin temel direği olmaları vurgulanmış.

Yazar genel olarak toplumda kadının sosyolojik olayların psikolojik durumlara uzanması kadar, kadının bu süreçteki rollerine çok güzel değinmiş. Kitabı okurken yaşadığınız hayatınızdan çok şey bulacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Çok kıymetli yazar Fatma Nur Uysal Pınar’ı yeniden tebrik ediyor, kendisine yol açıklığı diliyorum.

Bu gidişle artık parağraf sorularının Fatma Nur Uysal Pınar’dan bahsedeceğini düşünüyorum.