İnsan olarak, zaman geliyor bu dünyanın çekilmezliğinden yakınıyoruz. Yaşam kavgası, mutsuzluk, maddi kaygılar, en basitinden trafikte yaşanan stres mesela…
Zaman geliyor bütün bunları unutup, bunların gelip geçici olduğunu düşünerek rahatlamaya çalışıyoruz… Yaşam kavgasının yerini sabır, inanç alıyor. Kaybediyorsak imtihan diyoruz. Kazanıyorsak Allah’ın lütfu diyoruz. Allah’ın lütfu demeliyiz daha doğrusu.
“Ayakkabılarımın olmadığına sevindim, ta ki yolda ayakları olmayan birini görünceye kadar“ demiş sözün sahibi. Bu cümle kadar hayatıma tesir eden hiçbir şey olmamıştır benim. Her şeyin dolu kısmına bakmak kadar rahatlatıcı bir şey yoktur. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın “oğluma bir çift ayakkabı alıp giyindiremedim” demesi başlı başına bir şiir değil midir?
Kıymetli Okurlar;
İnsan olarak çok aciz varlıklarız. Gücümüz bir yere kadar ve o güç dediğimiz kuvveti ardında yaratıcının varlığını görüyoruz. Mesela hasta iken şifa bulan kişinin “hastalığı yendim” demesi ne kadar bencil bir yaklaşımdır. Hâlbuki şifayı ihsan eden Allah’tır.
İnsanoğlu her anlamda ne kadar varlıklı olursa olsun bir şeyleri bulmada çok acizdir. Öyle diyordu şair; İnsan yiyecek satın alır ama iştah alamaz. İlaç alabilir ama sağlık alamaz. Bilgi alır ama bilgelik alamaz. Gösteriş alır ama güzellik alamaz. Tanıdık alır ama dost alamaz. Hizmetçi satın alır ama sadakat alamaz. Boş vakit alır ama huzur alamaz. Parası ile her şeyin kabuğunu alır ama hiçbir şeyin çekirdeğini alamaz.
Burada belki de üzerinde duracağımız kısım insanın haddini bilmesidir. Aciz olduğunu bilip şairin dediği gibi “kaderin üstünde bir kader vardır ”diyerekkaderin sahibine sığınması gerekmektedir. Bunun haricinde eğer buna inancımız yoksa elbette bu dünya çekilmez olacaktır.
Peki, bu dünyayı yaşanılır kılan ne olabilir?
Ölümün varoluşu başta yaşamayı kabul etmektir. Diğer bir deyimle İsmet Özel ’deyimiyle öleceğiz ki yaşanılacak. Yunusça bir bakışla, yaratılanı sevmek, yaratandan ötürü…
Allah hep güzel şeyler yaratır. Yaratılışta ‘çirkin’ diye bir terim yoktur. Yaratılış alemi baştan sona, hikmetle lebalep doludur. Bu alemde hikmetsiz, tırnak kadar bir boşluk bile bulunamaz. Ve hayat, Allah’ın kurduğu bir yaşam sistemi olarak olağanüstü derecede güzeldir. Ahiret denilen ikinci hayat bundan çok daha güzel olacaktır. Bir anlamda ahiret, Allah Teala’nın, yaratmasındaki sonsuzca güzellikleri temaşa ettirmesi için yeni bir yaşam boyutu olacaktır.
Bu bakımdan, insan herhangi bir bitki, meyve veya hayvanı sevmese de, sırf Allah’ın yaratmış olduğu bir “eser”olduğu için ihtiram göstermek, saygı duymak durumundadır. Aksine bir tavır kişiyi ‘küfür’ durumu ile karşı karşıya getirir.
Kıymetli Dostlar;
Bize düşen yaşamayı anlamlı kılabilmek için gayret göstermek, kişisel çabalarımız sonucu işimizin sonucunu Allah’a bırakmak, hayrın ve şerrin ondan geldiğine inanmaktır. Kâinatta başta insan olmak üzere bütün canlılara şefkat ve merhamet penceresinden bakabilmektir. En önemlisi bütün eylemlerin başı olan iletişimi çok güzel kurmalıyız.
Burada konuyu fazla uzatmadan sözü, İranlı Şair SohrabSepehrininSuyun Ayak Sesi şiirinde geçen şu sözüne bırakıyorum. Ne demişti şair o şiirde
“Bir şair gördüm, konuşurken bir zambağa siz diyordu.”
Sevmek ve sevilmek üzere kalın dostlar.