TAŞ Önce taşlarımızı aldılar ellerimizden Sığınacakyumuşak bir şey bulamadık sonra Yumruklarımızda büyüyen bir öfke var Bulur muydu ölüm bizi de bir cami avlusunda Taşların şefkatli yanlarını özler olduk Taş değince neden hemen geliveriyor aklımıza Ortadoğu, Gazze…
TAŞ
Önce taşlarımızı aldılar ellerimizden
Sığınacakyumuşak bir şey bulamadık sonra
Yumruklarımızda büyüyen bir öfke var
Bulur muydu ölüm bizi de bir cami avlusunda
Taşların şefkatli yanlarını özler olduk
Taş değince neden hemen geliveriyor aklımıza Ortadoğu, Gazze…
Esmer bakışlı çocuklar…
Taş değince camların üzerine
Annelerin ölmüş olma olasılığının korkuları geliyor dimağıma
Taşlarımızı sakladılar sonra
Yaralarımızı kapatamadık böylelikle
Bizi ağır hüznümüzden tanırsın ey dünya
Hiçbir filme konu olamayacak gözyaşlarımızdan
Aradığınız insanlığa şuan ulaşılamıyor
Lütfen kalbinizi yeniden deneyiniz
Denemeyiniz, kalbinizi yerinde duruyor mu diye önce yoklayınız
Bir kalbimiz mi vardı neydi
Onu hatırlayacak mıydık?
Kardan ne zaman gelecekti aydınlık?
Şairin derdi neydi?
Ama aşk; Sapandan fırlayan taştı…
KÂĞIT
Kâğıtların üzerine güzel bir şey yakışmıyor artık
Ne resim, ne şiir ne de ikili anlaşmalar
Ne de ülkelerin barış ve kınama bildirileri
Dünya gül bahçesine dönmedikçe
Ve sabah tedirgin olmadıkça
Yakışmıyor yüze tebessüm yakışmadığı gibi
Çocukların kalemleri de resimlere…
Konuşmak istiyorum sadece kâğıtlara
Araya hiç virgül koymadan
Kimseyi görmeden soluğum sönünceye kadar…
Ve kesilinceye kadar kin dolu bakışlarım
MAKAS
Artık hiçbir açılışı kesmiyor makaslar
Ne kırmızı kurdelelerde bir heyecan
Ne alkışlarda bir sevinç var
Yitirmiş coşkusunu yağmur bile
Öyle solgun iniyor
Ve gülmüyor tüm dünya
Bir çocuk gülüşü yağmayınca yeryüzüne
Haritalar üzerinde oynanan oyunlar
Masum olmuyor taş, kâğıt, makas oyunu kadar
Bombalar yerine gökten düşsün artık üç elma düşecekse
Çocuklar gülmeyince masallar bile şaşkın dudaklar arasında