Çocuğun gelişimi bir bütündür; bedensel, sosyal ve duygusal alanlardan oluşur.
Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi derken, kendini tanımasını, çevresindeki tüm kişilerle güvenli ve olumlu ilişkiler kurmasını, toplumdaki ahlak, sosyal kuralları öğrenmesi ve onlara uygun davranmasını anlıyoruz.
Çocuğun çevresindeki kişiler kimler olabilir? Çocuğun anne babası, kardeşleri, arkadaşları, öğretmeni, komşuları, satıcılar çocuğun çevresini oluşturur. Sosyal ve duygusal gelişim önce çocuğun kendini tanımasıyla başlar ve daha sonra da başkalarını anlaması ve olumlu, güvenli ilişkiler kurmasıyla gelişir. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminin temeli bebeklikte çocuğun çevresindeki en yakın kişilerle kurduğu güvene dayalı duygusal bağla atılır.
Doğum ve özellikle emzirmeyle birlikte, bebekle anne arasında oluşturulan duygusal bağın sağlıklı olması, bebeğin annesine ve bulunduğu ortama güven duymasına bağlıdır. Çocuklar büyüdükçe duygusal bağ önemini yitirmez. Yaşları ilerledikçe geliştirmeye devam ederler.
Duygusal ve sosyal gelişimin sağlıklı olması, aynı zamanda çocuğun"benlik" gelişiminin sağlıklı olması anlamına gelir.
Benlik; çocuğun, diğer insanlardan farklı bir birey olarak var olduğunu fark etmesi, kendini tanıması,"ben kimim? Sorusuna verdiği cevaptır.
Çocuklar iki yaşından itibaren kendini tanımaya, özelliklerini, yeteneklerini keşfetmeye ve başkalarının farkını algılamaya başlar. Aynı zamanda bu yaştaki çocuklar özerk olmayı, ayrı birey olarak düşüncelerine, kararlarına, seçimlerine saygı gösterilmesini de isterler. Ancak, çocuklar özerk olmak isterken, anne babalarıyla daha az ilişkide olmak isteseler de ilişkiyi kesmek istemezler.
Çocuklar büyüdükçe daha sık kendi fikirlerini, tercihlerini ortaya koyarlar. Karşı çıkmak, itiraz etmek, kendi istediği gibi giyinmek gibi davranışlar geliştirebilirler.
Çocuk kendisiyle ilgili gerçekçi fikirlere sahip olursa kendini geliştirebileceğini ve bunun için nelere ihtiyaç duyduğunu tespit edebilir.
Çocuklar her insan gibi olaylar karşısında farklı duygular yaşar. Çocuklar bu yaşlarda üzüntü, kızgınlık, korku ve sevincin dışında öfke, nefret, şaşkınlık, merak kıskançlık, hayal kırıklığı, utanç ve suçluluk gibi duygular da yaşarlar.
Duyguları hissetmek susamak acıkmak gibidir. Susamayı, acıkmayı doğru yanlış olarak sınıflayamayacağımız gibi duyguları iyi-kötü, doğru-yanlış diye sınıflandıramayız.