Yukarıdaki başlık bir kitap adıdır.7 yaşındaki torunum Zeynep Ela için düşünmüştüm. 70 yaşında ben de okudum.Kitapta yalnızlık çeken bir çocuğun, pasta seven bir köstebekle tanışması; birlikte vahşi doğada zaman geçirirken, çok ihtiyaç duydukları bir zamanda, onlara yardım edecek bir tilki ve bir at ile tanışmaları anlatılmaktadır.Kitap çokça çizgi resimlerle desteklenmiştir. Çocuk, köstebek, tilki ve at arasında güven ve dostlukla kurulan sarsılmaz bir bağı ve dayanışmayı dile getirmektedir.Bu hikayede verilmek istenen mesajlar:Sevilmek için olağanüstü olmak gerekmediği,Yardım istemenin pes etmek demek olmadığı, tersine pes etmeyi reddetmek demek olduğu,Zayıflığımızı göstermeye cesaret ettiğimiz zamanın en güçlü olduğumuz zaman olduğu,Korkulardan daha çok hayallere kulak vermek gerektiği,İnsanın kendine ve diğer canlılara iyi davranması gerektiği vurgulanmaktadır.Bir hayvan sever ve bir çevreci aktivist olarak ülkemizde hayvanlarla ilgili uygulamalara ve gelişmelere baktığımda diyorum ki…Eğitim eğitim illa ki eğitim.Zira, gün geçmiyor ki basında medyada hayvanlara yapılan eziyet ve tecavüz olmasın. Hele hele devlet eliyle yaban hayvanlarının izin verilerek avlattırılmasına ne demeli. Tarım ve Orman Bakanlığı bu avlanma işini gözden geçirerek ne ücretli ne ücretsiz hayvan avlanmasına son vermelidir.Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edildi. Hayvan hakları 14 maddeden oluşmaktadır. Bu haklar özetle şöyledir: Hayvanların doğada var olma hakları, bakılma, korunma ve gözetilme hakları, yabani türlerin kendi doğal çevrelerinde yaşamaları, eğitim amaçlı bile olsa özgürlüklerinin kısıtlanmaması, evcil hayvanların sahipleri tarafından terk edilmemesi, çalışan hayvanlara gücü üstünde çalıştırılıp eziyet edilmemesi, hayvanlar üzerinde tıbbi, bilimsel, ticari her türlü deney yapılmasının yasak olduğu, ayrıca; hayvanları koruma ve savunma kuralları hükümetler düzeyinde temsil olunması ve hayvan haklarının yasalarla korunmasının gerektiği, eğitimden ve okullaşmadan sorumlu mercilerin, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamalıdırlar denilmektedir.5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 2004 yılında çıktı. Bu güne kadarki uygulamalar sonunda tespit edilen eksiklikler hayvan dernekleri ve hayvan severler tarafından gündeme getirilmiş, siyasi partilerle görüşülmüş ve sonuçta tüm siyasi partilerin olumlu görüşüyle yasa hazırlığı yapılmıştı. Ancak; 7332 Sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 14.Temmuz.2021 Tarih ve 31541 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığında yine eksikti.Yeni çıkarılan bu yasa ile de hayvan severlerin amaçladığı değişiklikler yapılmamıştır.Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Ümit Sürmeli; basındaki yazılarında: hayvanlara yapılan kötü muamele ve hayvan katliamlarında cezaların caydırıcı olmadığını belirtiyor. Camilerdeki vaazlarda hayvan sevgisi anlatılmalı ve öğretmenler çeşitli etkinliklerle çocuklara bu sevgiyi aşılamalılar. Hayvanat bahçesi gezerek bu sevgi olmaz. Çocukları hayvanat bahçesine götürmek, bir öğretmen, bir okul için en büyük ayıptır. Sadece çocukları hayvan beslemeye teşvik edecekler, evlerindeki artık yemekleri çöp kenarlarına koymayı teşvik edecekler" diyor.Hoşça kalın.