İletişim iki veya daha fazla kişi arasındaki karşılıklı mesaj alışverişidir. İletişimde de bir gönderici, bir alıcı, gönderilen bir mesaj, gönderi kanalları ve geribildirim süreci bulunmaktadır.
Örneğin siz çocuğunuza bir şey söylediğinizde siz gönderici, söylemek istediğiniz şey mesaj, çocuğunuzun size verdiği tepki süreci geribildirim ve konuşma, işitme organlarımız ise iletişim kanallarıdır. İletişimde de bazen karşımızdaki kişi gönderdiğimiz mesajı bizim amaçladığımız şekilde anlarken, bazen bizim söylemek istediğimizden farklı bir şekilde anlayabilir.
Her türlü iletişimde bir mesaj vardır. Gülümsediğimizde, suratımızı astığımızda, dudağımızı büktüğümüzde, gözlerimizi iyice açtığımızda ve hatta küstüğümüzde bile karşımızdakine bir mesaj veririz. Örneğin dudağımızı büktüğümüzde beğenmediğimiz mesajını veririz. Küstüğümüzde ise, karşımızdaki kişiye bir ceza vermeye çalışırız. Yani verdiğimiz mesaj; "sana ceza veriyorum!" Verdiğim ceza ise,"seni benimle iletişim kurmaktan mahrum bırakıyorum"dur.
İletişim kurarken sözlü veya sözel olmayan iletişim yöntemlerini kullanırız. Kişi kızgın olduğunu sözel olarak açıklarken bedeni de davranış ve yüz ifadesi ile kızgın olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca birbirimizi anlamanın bir yolu da duyguları ve düşünceleri anlama ve bunları ifade etmektir. Karşılıklı sözsüz ifadeleri iletişim becerilerinde kullanmak çocuğu anlamada ve kendimizi anlatmada önemlidir.
Bu tür hareketlerimiz bizim sözlü mesajlarımızı destekler. Bu nedenle çocukla iletişim kurarken hem kendi sözsüz iletişimimize dikkat etmek hem de çocukları tanıyarak sözsüz mesajlarla bizlere neler söylemek istediklerini anlamamız gerekmektedir.
İletişimde sözlü mesajları anlamak kadar sözsüz mesajları da anlamak önemlidir. Onun davranışlarını, jest ve mimiklerini izlemek ne ifade ettiğini anlamamıza yardımcı olur. Aynı zamanda çocukla iletişimimizde de kendi sözsüz mesajlarımızı sözel mesajlarımızla uyumlu bir şekilde sunmanın önemi büyüktür. Çocuğunuza onu sevdiğinizi söylerken asık bir yüz ifadesi ile söylemeniz çocuğa vereceğiniz mesajın samimiyetini azaltır. Çocuk düşük not aldığında, "ne güzel, aferin sana" diyerek alay etmek çocuğun kendini aşağılanmış hissetmesine neden olabilir. Türkçede "can kulağıyla dinlemek" diye bir deyim var. Karşımızdakini dikkatle, ilgiyle ve saygı duyarak dinleme anlamını taşıyor. İletişimde özellikle çocuklarımızla iletişimde can kulağıyla dinlemenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Eğer bir çocuk can kulağıyla dinleniyorsa: Duygularını ayarlamayı öğrenir. Kendini sakin biçimde ifade etmeyi öğrenir. Sözel becerileri gelişir. Kendi sorunlarını çözme becerilerini geliştirir. Aile içi iletişim olumlu yönde gelişir. Dinlemeyi öğrenir. Kendi görüşlerine güvenmeyi öğrenir. Kendi görüşleriyle, diğerlerinin görüşleri arasındaki farkı değerlendirmeyi öğrenir. Kendine olan güveni gelişir. Kendine değer vermeyi öğrenir. Başkalarına değer vermeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk can kulağıyla dinlenmiyorsa: Kendisini önemsiz hisseder. Kendine değer vermez. Konuşmaya, paylaşmaya açık olmaz. Hayal kırıklığı, kızgınlık gibi duygular yaşar. Stresli zamanlarda, yardım için ana baba dışındaki kişilere yönelir. Sözel becerileri gelişmez. Kendine güvenmez.