Baharı müjdeleyen günlere doğru uyuyup, bir yandan kendini teslim etmeyen kış günü eşliğinde, ışıl ışıl bir bahar güneşine uyanınca insan, uzun süren yol yorgunluklarından kurtulmuş gibi çırpınıyor ruhu.

Günün başında güneşin ışıklarından öptüğüm günde, yağmuru özlerken bir yandan yarenin öyküsü düşüverdi içime…

Öyle güzel, öyle yalındı ki, Adem’ i de, Adem’in yaşadığı yeri de bilmemenin riskine rağmen bu satırları köşe yazısı yapıp, gönül dünyanıza sunmak geldi içimden. Kırlangıcın hikayesinden esinlenip, Adem ile Yaren’in birlikteliğine atıfta bulunmak istedim.

* * *

Hikâye bu ya;

"Kırlangıcın biri, bir adama âşık olmuş.Cesaretini toplayıp penceresine konmuş.Önce olabildiğince dik durmuş, sonra gagasıyla cama vurmuş.

'-Tık... tık tık...'

Çok meşgulmüş adam... Öfkeyle cama dönüp bakmış:

'-Kimmiş onu işinden alıkoyan?'

Kırlangıcın minik kalbinde amansız bir heyecan kırık sözcükler dökülmüş gagasından...

'-Hey adam, seni nicedir izliyorum. Sorma nedenini, niçininide. Ama galiba seni seviyorum'.

* * *

Şaşırmış adam.

'-Sen de nerden çıktın şimdi. Tam aklımı toplayacakken bozdun işimi...'

Şöyle bir tüylerini kabartmış kırlangıç,

Ve aklındaki planı çıtlatmış:

'-Aç pencereyi beni içeri al sen,birlikte yaşayalım ebediyen...hem sofrada ortağın olurum,hem evde eğlencen'.

Parlamış adam:

'-Şuna da bakın neler diyor bu... Haddini bil, hiç kuş insana aşık olur mu?'

'-Soğuklar başladı bak, üşüyorum dışarda. Alırsan içeri, deva olurum yalnızlığına da...

Hepten kızmış adam, kovmuş kırlangıcı camın önünden

'-Yürü git işine, yalnızlığımdan memnunum ben"

Bükmüş gagasını zavallı kırlangıç. Uçmuş semaya doğru, kanadı kırık...

* * *

Gel zaman git zaman, kırlangıçın hemen ardından, bizim adamı pişmanlık basmış:

'-Hay aptal kafam, ben ne halt ettim, ayağıma gelen fırsatı teptim'.

Sonra teselli etmiş yalnız kalbini:

'-Sıcaklar başlayınca gelir kırlangıcım. Onu içeri alır yalnızlığımı paylaşırım".

Kış geçip de yaz gelince, yalnız adam başlamış beklemeye... Ama sevdalısı uğramamış bile bir kere...Akın akın gelen sürülere sormuş, Onun kırlangıcından eser yokmuş. Öyle üzülmüş ki, gidip bilge kişiye danışmış. Hem kırlangıcı, hem kendi eşekliğini anlatmış.

Bilge kişi almış adamın mesajını. Lakin üzüntüyle sallamış başını;

-A benim yalnız oğlum. Ne kadar efkârlansan azdır. Çünkü kırlangıçların ömrü 6 aydır".

* * *

Sevgili Okurlar;

Adem ile Yâren’in dostluğundan almamız gereken o kadar dersler var ki anlatılmaz. Her yıl sürekli aynı tarihlerde gelen Yaren bir gün gelmeyiverirse? Kırlangıç gibi ömrü kısa olursa? Ya gelirde sizi bulamazsa? Onun için gönül dünyamıza dostlarımıza açalım. Var olanla güzel zaman geçirelim. Geçmiş hep hayıflanmak ve nedamet duyguları ile meşhurdur. Adem sandalındaki kalbine Yaren’e açmasaydı ne olurdu? Sizde gönül sandalınızda kalbinizi açtığınız kişilere her zaman kucağınızı açın.

Sırılsıklam bir geceye uyuyup, güneşli bir sabaha uyanınca insan, kâbus gibi geçmiş bir günü, ışıltılı yeni yıllara gebe olduğuna dair inancı tazeleniyor. Hele yanınızda Yaren gibi sadık dostunuz varsa… Güneşin ışıklarından öpmeye koştuğunuz Anadolu kasabasında dostların arasındaysanız...

Ve hele, bu yazıyı okuduğunuzda yazar size "Bulduğun dostlukların kıymetini bil" diyorsa...