Yaşam sahnesinde iki dünyanın sahibiz:
Şu anda yaşadığımız, içinde bulunduğumuz dünya ve sürekli hayalini kurduğumuz, yaşamak istediğimiz dünya…Günümüzün büyük bir bölümü şu anki yaşantımızla veya yaşamak istediklerimizle ilgili düşüncelerle geçer. Herkes kendi dünyasında iyi veya kötü bir şeyler yaşar. Birilerinin mutluluğu başkasının üzüntüsü olabilir.
Kimileri hayatın çekilmezliğinden şikayet eder.
Kimileri kötü olan her şeyin kendisini bulduğunu söyler.
Kimileri hayatın kendisini çok yorduğundan şikayet eder.
Kimileri gülün dikeninin eline batmasıyla nasıl acı çektiğini anlatırken, kimileri gülün kokusuyla içinde hissettiği ferahlığı ifade eder.
Kimileri sonsuz imkanlarına karşı yine de mutsuzluktan şikayet ederken, kimileri de imkansızlıklara rağmen içindeki coşkuyu mutluluğu çevresindekilere de yansıtır.
İnsanların, yaşantılarından memnun olmamalarının kendilerince birçok nedeni olabilir. Çoğu insan yaşamlarındaki memnuniyetsizliğin, çevresindeki kişilerden, içinde bulundukları şartlardan, şanssızlıktan veya alınyazısından kaynaklandığını söylerler.
Herkes kendine göre sıkıntı yaşayabilir. İnsanların başına gelen üzücü durumlar onun yaşamını ve hayata bakışını olumsuz yönde etkiler. Fakat şu da var ki, bazen katlanılması zor bir durum da olsa çoğu insanın bunun üstesinden geldiğine de şahit olabiliyoruz.
Çoğumuz birinci dereceden birçok yakınımızı kaybetmişizdir. Yaşadığımız o acı günü bir düşünün. O günlerde nasıl da üzülüyorduk, belki çoğumuz için hayat artık orada durmuştu sanki…Yaşam bundan sonra çok anlamsızdı. Peki sonra ne oldu? Biz sevdiğimiz kişileri hele ki bu insan bir anne, bir baba, bir çocuk, bir kardeş veya çok yakın her zaman birlikte olduğumuz biri ise onu asla unutamayız, ondan kalan anılarla yaşamımıza devam ederiz. Şu bir gerçektir ki, hayat devam ediyor, hayat sahnesinde hepimizin bir yeri var. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz, eşimiz, çocuklarımız, kısacası sevdiklerimiz için ayakta durmak zorunda olduğumuzu bilmek yaşantımızı daha anlamlı hale getirecektir..
Bizler günümüzün büyük bölümünü işimizle veya işimizle ilgili düşüncelerle geçiririz. İşimizde ve evimizde yaşananlara karşı gösterdiğimiz tavır; günümüzün coşkulu, mutlu veya mutsuz geçmesini sağlar.
Hepimizin içinde öyle bir gizli güç vardır ki, yaşantımızın daha güzel, daha coşkulu geçmesi için onları açığa çıkarmak gerekmektedir. Böyle huzur dolu, coşku dolu bir hayatı herkes ister. Peki, hepimiz istiyoruz da sıkıntılar içinde boğuşmaya neden devam ediyoruz? Kim bilir belki sevdiklerimize "hayır" diyemememiz, belki gururumuz, belki yetersizlik, belki bize verilen yetkileri kendimize kalkan yapmamız…
Hayat devam ettikçe sıkıntılar devam edecektir. Çözüm bizde saklı…Bizim için acı veren, bize hayatı zehir eden durumlarda nefes alacak kadar zamanımız varsa bu bize yeter. Belki bu olumsuzlukları hayatımızdan atmak mümkün olmayabilir. Fakat zor durumlardan en az zararla çıkmak için çaba harcamalıyız…Hayat devam ediyor…
Büyük insan, her şeyini kaybettikten sonra da ayakta duran insandır…