İnsan  beyni kelimelerle düşünür. Düşünceleriyle duygulanım yaşar. Duygulanım durumuna göre de davranış sergiler.

Bazen bu zincir duygu, düşünce, davranış yada davranış, duygu, düşünce olarak da gelişebilir. Sonuçta davranışları, etkileyen bir düşünce boyutu vardır. İnsanlara tanrının bahşettiği en büyük güç ve yine bahşettiği en zayıf yön nedir biliyor musunuz? Cevabı AKIL' dır. Akıl bazen insanın kendi kendini başarıya ulaştırırken bazen de insanın kendi kuyusunu kazmasına sebep olabilir. Düşünceler insanın kaderini çizer. Kendini gerçekleştiren kehanet dediğimiz olayı bazen çevre bazen de insanın kendisi yaratır. Genellikle insanın kendisi yapar. Sonuçta çevrenin söylediklerine inanıp bunu kendi kaderi gibi algılamak bireyin elindedir.
Örn: "Bir insana 40 kere deli derseniz deli olur" atasözü bizden çıkmadır ve çevrenin bizlerde yarattığı kendini gerçekleştiren kehanetlere çok güzel ışık tutmaktadır.
Örn: "Ben üniversite sınavını asla kazanamam" diyen bir genç üniversiteyi asla kazanamaz. Ama belki kazanabilir o da bilgisayar hata yaparsa. Çünkü genç ağzından bu sözleri söylediğinde düşünceleri duygularına yön verecek ve üzülecek, kaygısı artacak bu da stres yaratıp ders çalışmasını iyice engelleyecektir.
Yapılması gereken zincirin zayıf halkasını güçlendirmektir. Bu da sorunun kaynağı olan düşünme biçiminin değiştirilmesi ile olur. Olumsuz cümlenin yerine olumlu kelimelerden oluşan olumlu cümleler kurmak paradoksu kırmak için yeterlidir.
Örn: "Ben çok kazanırsam üniversiteyi kazanabilirim" cümlesi bir öncekine göre güzel olmakla birlikte yeterli değildir. Çünkü cümlede -se  ya da -ise dediğimiz şart eki var ve beyin daha doğrusu bilinçaltı şartları sevmez. Yine aynı bilinçaltı -ebilmek dediğimiz içinde olasılık bulunan yeterlilik ekini de sevmez. Bu söylenilenlerin ışığında  yeni bir kendini gerçekleştirecek kehanet cümlesi yapalım. Cevabı basit olan bu cümle tabii ki "ben üniversiteyi kazanabilirim"  yada kazanacağım şeklinde olacaktır.
Bilinçaltının bir zaaf noktası da olumsuzlukları sevmediği için olumsuzluklara saplanıp kalmasıdır. Çok klasik bir test vardır. Bu test şöyledir. "Şimdi sana iki soru soracağım ve bu soruya en fazla 2 saniye düşünerek evet ya da hayır şeklinde cevap vereceksin. Soru 1: Eşekten farkın var mı? Soru 2: Şeytan senden daha mı kötü ?" soruları istedigimiz kadar çoğaltabiliriz yeter ki içine olumsuzluk bildiren/ hissettiren  kelimeler koymamız yeterlidir.
Yukarıda ki teste verilen cevap genelde hayır şeklinde  olur. Her 5 kişiden 4'ü  bu cevabı yapıştırır. Bunun dinamiğini inceleyelim. Bilinçaltı olumsuzluğa saplanır kalır demiştik ya  işte bilinçaltı 1. soruda eşek gibi kötü anılan bir hayvana 2. soruda ise şeytan denilen cehennemin bekçisi bir zebaniye saplanıp kalmıştır. Sorulan soruya hemen hayır diyerek ben eşek değilim, ben şeytan değilim diyerek yöneltilen cümleyi reddetmeye çalışmıştır.

http://www.antalyaozelegitim.com/blog/kisisel-gelisim/-olumlu-kelime-ve-cumlelerin-gucu.html