Ülkemizde politikaya güven gün geçtikçe azalıyor. Ve şunu iddia ediyorum;
politikayla direk alakası olmayan yani bir partide il, ilçe veya genel merkez yöneticisi olmayan vatandaşların partilere, adaylara veya ülkedeki siyasal gelişmelere karşı ilgisi oldukça zayıf. Bunları örneklemek çok basit ancak onunla zaman kaybetmek istemiyorum. Kısacası aslında ülkemizde siyaset yapması gereken insanlar siyasetten uzaklaşıyor ve siyasetle pek de haşır neşir olmaması gereken insanlar da siyasetin “göbeğinde” yer alıyor. Bu da siyasetteki kaliteyi düşürdüğü için siyasetçi yetiştiremiyoruz. Aynı zamanda siyasetçi yetişmemesi de siyaset üretememeyi de beraberinde getiriyor.
Bu tespiti şu veya bu parti için yapmıyorum. Çünkü hepsi aynı durumda. Ak Parti genel merkezine bakıyorsunuz. Aday belirlemekte zorluk çekiyor. Aday adayı oldukça fazla ama buradaki en önemli unsur parti içerisindeki baskı grupları. İstanbul’da büyükşehir için aday belirlenecek. Tüm Türkiye biliyor ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için gerek gençliği gerek halkla iletişimi gerek çalışkanlığı ve gerekse bakanlığı zamanında başarısını ispat etmiş kişi olarak Murat Kurum aday olmalıdır. Ama parti içerisindeki Karadenizli ekibe bakınca “aday kesinlikle Karadenizli olmalıdır” düşüncesi hakim.
Böyle bir siyaset üretimi olabilir mi? Tek özelliği “falanca şehirli” olması diye bir aday belirlenir mi? Tabii ki Konya her seferinde Ak Parti’yi “canhıraş” bir biçimde desteklese de genel merkezde bir baskı unsuru olmadığı için ya da bir ağırlık koyamayacağı için Konyalı bir adayın olması zor gözüküyor. Adaylıklar açıklandığında umarım ben yanılırım.
CHP’de durum farklı mı? Adaylar açıklanıyor, İstanbul’da ilçelerde bariz “İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “listesi” deniliyor. Bir de buna kılıf bulmuşlar: “Efendim Büyükşehir Belediye Başkanı kendi çalışacağı ilçe belediye başkanlarını tabi ki seçebilir” diye. Halbuki bu seçim hakkı İstanbul İl Teşkilatı ve Genel Merkez’in görev alanıdır. Belediye başkan adayının işi aday belirlemek değil vatandaşa kendisini ve çalışmalarını anlatmaktır.
Ama genel merkezde de siyaset yeteneği zayıf olunca bazı yerlerde açıklama yapmakta da zorlanmaktadır. CHP’li belediyeler içerisinde bence en başarılı olan belediye başkanı Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’dur. Mevcut başkanların çoğunu açıklamış olmasına rağmen CHP Genel Merkezi Aydın Belediye Başkanını açıklayamamaktadır. Neden? Çünkü genel merkezdeki bazı milletvekilleri “kendi adamlarını” belediyede söz sahibi yapmak istemektedirler.
Yani anlayacağınız liyakatmiş, başarıymış, bunlar hiç göz önünde bulundurulmamaktadır. Bu şartlarda da liyakatli ve başarılı insanların siyasetten uzak durması ve de dinamik siyasetçiler üretebilmemiz hiç de kolay değildir.
Konya’dan da bahsetmeliyiz. Konya’da merkezde çok başarılı 4 tane belediye başkanımız var. Bu 4 belediye başkanımız oldukça da koordine halinde ve uyumlu çalışmaktadırlar. Ak Parti normal şartlar altında Büyükşehir’de Uğur İbrahim Altay’la, Karatay’da Hasan Kılca’yla, Meram’da Mustafa Kavuş’la ve Selçuklu’da Ahmet Pekyatırmacı’yla yoluna devam eder. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, aynı zamanda Dünya Belediyeler Birliği Başkanı olarak ülke düzeyinde de kendini ispat etmiş ve gittiğimiz diğer şehirlerde de kendisinden övgüyle bahsedilen bir siyasetçi.
Şimdi durum böyle iken genel merkeze gidip Uğur İbrahim Altay’ın yerine Büyükşehir’e aday olmak istemek ne demek? Hatta daha ilerisini de söyleyeyim. Böyle bir uyumluluk yakalanmışken Ak Parti içerisinden bunu bozmaya çalışıp aday adayı olmanın anlamını nasıl yorumlamalıyız? (Umarım birileri demokrasiden dem vurarak, çok aday olmasının demokratik bir tavır olmasını falan cahilce bir cevap olarak yazmaz)
Ülkemiz politikacı yetiştiremediği için, 100’ün üzerinde kurulmuş siyasi parti olmasına rağmen, siyasi partilerimiz siyasetçi yetiştiremedikleri için parti içerisindeki kısır çekişmeleri ve saçma sapan talepleri siyasetmiş gibi görmeye çalışıyoruz.
Memleketim olduğu için beni daha yakından ilgilendiren Ereğli’yi Ak Parti de MHP de istemektedir. Tabii ki mevcut belediye başkanı MHP’li olduğu için MHP’nin istemesi gayet normaldir. Ama Ak Parti’nin de oy potansiyeli bakımından orada bir belediye başkanına sahip olmak istemesi de normaldir. İşte tam da burada siyasetçi yetişmemesinin örneği ortaya çıkmaktadır. Bence tarafsız bir gözle sadece bir Ereğlili olarak baktığımda Ak Parti’de aday olurlarsa Ahmet Özdoğan ve Özkan Özgüven seçilme şansları diğer aday adaylarına göre daha yüksek olacak isimlerdir. Ama şu da görünmektedir ki bu iki aday adayı da Ak Parti genel merkezi açısından şanslı adaylar değillerdir.
Ve daha ilginç bir şey söyleyeyim. Görüştüğüm Ereğlili hemşerilerimin daha farklı bir düşüncesi var. Görüştüğüm birçok kişi “ortaya çıkan, aday adaylığına başvuran, aday adayı olan isimler arasında belediye başkanlığına en yakışanı yine Hüseyin Oprukçu’dur” diyorlar. Ve konuştuğum bu kişilerin geneli MHP’li değiller.
Ereğli’nin hizmete ihtiyacı vardır. Ak Parti aday belirleme noktasında burada zorlanacağa ya da geçen sefer olduğu gibi yanlış karar vereceğe benzemektedir. Bence en iyisi Ereğli’de Cumhur İttifakı olarak bu işi MHP’ye havale etmektir. Bir dönem daha Ereğlili, Hüseyin Oprukçu’nun bu işi götürmesine itiraz etmeyecektir. Başkan Oprukçu, Konya Büyükşehir Belediyesiyle birlikte Ereğli’de güzel işler başarabilir.
Siyasetçinin yetişmediği, siyaset üretilmediği ülkemizde alınacak rasyonel kararlar bu üretimsizliğe gayet uygun olacaktır.
Dostlukla kalın.