Duygu ayarlama, bireyin biyofizyolojik (solunum), davranışsal(bağırma) ve bilişsel(bu haksızlık) düzeyde kişinin duygularını kontrol edebilmesidir.

Örneğin çok öfkelendiği zaman nefes alışverişini yavaşlatarak normal hale getirmesi, normal ses seviyesinde konuşması ve aşırı el kol hareketlerini kontrol etmesi ve daha olumlu düşünmesidir.

Duygu ayarlamanın bir bölümü doğuştan getirilir, bir bölümü ise öğrenilir. Duygusunu ayarlayamayan kişi pek çok sorun yaşar. Kaygı duygusunu ayarlayamayan çocuk, anne babasıyla ilişkilerinde sorun yaşayabilir. Üzüntü duygusunu ayarlayamayan çocuk, arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşayabilir. Öfke duygusunu ayarlayamayan çocuk, bunu davranışlarıyla gösteriyorsa akran grubundan dışlanır. Arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşar.
Duygu ayarlama becerisi doğumdan itibaren çevreyle etkileşim sonucunda gelişmeye başlar. Ana babalar zaman içinde çocuğunun sıkıntısının ne olduğunu ağlama biçiminden anlarlar.
Okul öncesi yıllarda çocuğun dil gelişiminin de yardımıyla duygu ayarlama sorumluluğu ana babadan çocuğa kayar. Bununla beraber bu yaştaki çocuklar duygularını düzenlemek için hala yetişkinlerin yardımına ihtiyaç duyar.
Çocuklara Duygu Düzenlemeyi Öğretmek İçin Neler Yapılabilir? Başkalarının duygularını anlamak da duygusal gelişim açısından önemli bir beceridir. Karşımızdakinin yüz ifadesi, beden duruşu, ses tonu o anda ne düşündüğü ve nasıl hissettiği konusunda bilgi verir. Ana baba çocuklarına duygularını ayarlamalarında yardımcı olmak için “Duygu tanıma, Onaylama, İfade etme, Model olma”dışında:
Önce siz sakin olun ve kendinizi kontrol edin: Kendinizde olmayanı başkasına veremezsiniz.
Çocuğunuzu sakinleştirmeye çalışın: Aşırılık durumunda sarılıp, sırtını sıvazlayabilir, ona yardımcı olmaya hazır olduğumuzu söyleyebiliriz.
Zaman verin: Çocuk sakinleşene kadar beklenmeli.
Takdir edin: Çocuk sakinleştikten sonra çabaları için çocuk takdir edilmeli, yardım için hazır olunduğu mesajı verilmeli.
Üzüntü, keder, mutsuzluk, hayal kırıklığı, kızgınlık, öfke, korku, endişe, kaygı gibi duyguların temelinde aslında olumsuz düşüncelerimiz vardır. Bu olumsuz duyguları fark etmek duyguların değişmesinde ilk adımdır. İkinci adım da bu düşüncenin ne kadar isabetli olduğudur. Örneğin çocuğunuz “Arkadaşlarım beni sevmiyor” dediğinde Arkadaşların seni oyuna almadığı için üzülmüşsün” dedikten sonra istersen bu konuda konuşabiliriz, diyebilirsiniz. Daha sonra daha fazla bilgi almak için şu soruları sakin ve anlayışlı bir ses tonuyla sorarak konuşabiliriz.