Hayat sahnesinde hepimizin bir “yapılacaklar listesi” vardır. Hayat yolculuğumuzda bu listeye durmadan bir şeyler ekleriz. Yapılacaklar listesindeki unsurların gerçekleşip gerçekleşmemesi bizim stres yaşamamıza neden olur.
“Stres” kelimesi bizlerde genelde olumsuz bir çağrışım yapmaktadır. Fakat “stres” gerçekte her zaman kötü bir şey değildir. Bu nedenle zarar verici bir yapıda olmayabilir. Bazen yaşantımıza heyecan veren bir güdüleyici de olabilir. Yeni bir okula başlayacak bir öğrencinin, ailesinin geçimini sağlamak için iş bulan bir babanın, evlilik teklifi karşıdaki tarafından kabul gören bir bireyin yaşadığı heyecan da bir anlamda strestir. Stresi yaşarken yapılan ayarlar başarıda önemli bir etkendir. Saz çalan bir müzisyen, uygun sesin çıkması için o aletin tellerinin gerginliğini iyi ayarlar. Çok gererse teller kopabilir, gevşek bırakırsa hiç ses çıkmaz. Bunun için akordu iyi ayarlar. Bireyin başarılı olabilmesi içinde yaşadığı stresin dengede olması gerekmektedir.
Hepimiz çok çeşitli problemler yaşarız. Aslında çoğu zaman da bu problemlerin içinde çözüm de saklıdır. Bu nedenle stres anında kendi enerjimizi hem yapıcı hem de yıkıcı bir şekilde kullanmak çoğu zaman bize bağlıdır.
Her gün çok değişik olaylarla karşılaşmaktayız. Bu olaylardan birçoğu bizi olumsuz etkilemektedir. Uzmanlar, yaşanan olaylar karşısında beynimizin stres merkezi olan hipotalamusun harekete geçerek adrenalin salgılayarak vücudumuzda birçok değişikliğe yol açtığını söylemektedirler.
Yaşam yolculuğumuzda karşılaştığımız birçok olay strese neden olmaktadır. Hayatımızı önemli ölçüde etkileyen depremler, savaşlar, büyük afetler aşırı strese neden olurken, işten çıkarılmak veya iş değiştirmek, çok sevdiğimiz bir insanın acı kaybı, eşinden ayrılmak gibi olaylar da insanları uzun süreli etkilemektedir. Ayrıca günlük koşuşturmalarımız içinde yaşanan tartışmalar, trafik sıkışıklığı, iş toplantıları da stresi oluşturan nedenler arasındadır.
“Stres” bir gerginlik hali, tehdit oluşturan ve değişme ya da uyum gerektiren herhangi bir çevresel istek, bir beklentidir.(Morris,2002) İnsanlar, herhangi bir sorunla karşılaştıklarında ellerindeki imkanlar bunun çözümü için yetersiz kalıyorsa stres ortaya çıkmaktadır. Örneğin, ailesini zor şartlar altında geçindirmeye çalışan bir baba, çocuklarının isteklerinin karşılayamaması durumunda strese girebilir. Çünkü aldığı eline geçen ücret ailesinin yeme içme ihtiyacını bile zor karşılamakta ve buna çocuklarının baskısı eklenince de stres düzeyi artmaktadır.
Bizi mutlu veya mutsuz eden olaylara bedenimiz aynı tepkiyi vermektedir. Gerek öfke anında gerek heyecan anında gösterdiğimiz tepki aslında aynıdır. Dikkat edersek iki olayda da beyne oksijen yetersiz gitiğinden veya hiç gitmediğinden nefes alış verişimiz kesik kesik ve düzensizdir. İki olay anında da gösterdiğimiz davranışları kontrol etmede zorlanıryoruz. Birinden ister olumsuz eleştiri alın ister övgü alın, bedenimiz aynı tepkiyi verecektir.
Bizi mutsuzluğa, umutsuzluğa, sıkıntıya iten olaylara tepkilerimizi yanlış yönetirsek, sonradan pişman olacağımız birçok durumla da karşı karşıya kalabiliriz. Evinizde oturmuş televizyon seyrederken, bu gün mutlaka yapmış olmanız gereken ve unuttuğunuz bir işinizi hatırladınız. Yerinizden hemen fırlayacaksınız, kan basıncınız ve kalp atış hızınız artacak kaslarınız gerilecek. İşte bundan sonra yöneteceğiniz bu stres sizin işi tamamlayıp tamamlayamayacağınızı size gösterecektir.
Strese karşı gösterilen tepkinin özelliği kendi sağlığımıza, içinde bulunduğumuz ailemize ve kültürel yapımıza bağlıdır.
Sağlıcakla kalın….