Bazen inanın insanların “menfaatçi hırslarını” düşündükçe çok canım sıkılıyor. Bazılarının şu üç günlük dünyada, diğer tarafa ne götürme arzusu içeresinde olduklarını anlayamıyorum. Rahmetli Vehbi Koç Türkiye’nin en zenginiydi, dünyanın sayılı zenginleri arasındaydı, ne oldu; bir top kefenle gömüldü?

Geçenlerde bir tanesi çok güzel bir hikaye anlatmıştı: Şehirlerarası yolculuklarda dinlenme tesisleri vardır bilirsiniz. Belirli bir mesafe gittikten sonra otobüs o tesise girer ve “yarım saat ihtiyaç molası verdim” der. Siz de otobüsten iner, tuvalet ihtiyaçlarınızı giderir, karnınız açsa doyurur ve bir de çay içer ve kulağınız otobüsün kalkma anonsunda olur bir vaziyette beklersiniz. Sonra anonsu duyar otobüsünüze biner ve hareket edersiniz. Hiç kimse o tesiste, tesisin yanındaki arsaların fiyatına, oraya nasıl ev yapılacağına, nasıl bir yatırım yapılacağı gibi konulara bakmaz. Sadece yolunun üzerinde ihtiyaçlarını giderir ve asıl gideceği yola ulaşmaya çalışır.

İşte dünyada böyle değil midir? Gideceğimiz yere ulaşabilmek için mola verdiğimiz tesistir Dünya… Tutup da buraya nasıl yatırımlar yapabiliriz, nereye ev yapabiliriz, nereye dükkan dikeriz gibi konular sadece boşa vakit kaybetme konularıdır.

İşin ilginç tarafı şudur. İster İslam’a inanın. İster Hristiyan olun, ister Yahudi olun, isterseniz hiçbir dine inanmayın. Bunun hiçbir önemi yok. Hiçbir din için farklı bir sonuç yok. Önünde sonunda öleceksiniz. Ve ne yaparsanız yapın yanınızda bir şey götüremeyeceksiniz. O zaman bu kazanma hırsı, bu para hırsı, bu zenginlik ihtirasının anlamı ne?

Bundan bir ay önce Ayçiçek yağlarını düşünün. Neredeyse marketlerde çelik kasalarda satılacaktı. 300TL civarındaydı. Şimdi Ayçiçek yağı fiyatlarına bakıyorum. Neredeyse üçte birine düşüyor. Ne oldu da bu fiyatlar bu şekilde bir oynama gösterdi? Zeytinyağını şimdilerde 5 litreliğini 250tl civarında alabiliyorsunuz. 500-600 liralardan neden bu şekilde düşüş oldu? 1 ayda fazladan zeytin mi ürettik, zeytinyağı mı çıkardık veya Ayçiçek mi üretip yağını çıkarttık? Tek bu iki üründen bahsetmeyelim. Birçok bu konuda örnek verilecek ürünler var. 1 ay önceki fiyatı 2 kat üç kat fazla olup da şimdilerde düşen…

İşte bu öleceğini düşünmeyip, “nasıl daha fazla kazanırım” derdine düşmüş insanların ortaya koydukları sistemin tezahüründen başka bir şey değil. Bu sistemin içerisinde hırsla, ihtirasla mücadele verenler için de belirli nitelemeleri yapmaya gerek duymuyorum. Çünkü “paranın dini imanı olmaz” lafı bunlar için söylenmiştir.

Bu işi daha da genişletebiliriz. Geçenlerde bir tanıdığım bahsetti. Şu bildiğimiz sabunlar fiyatları 20-30TL civarında… Ama çok ünlü bir tanesi var ki fiyatı 70-80 TL civarında. Ve öyle güzel sistem kurulmuş ki fiyat aralığı 20 ile 80 TL arasında değişiyor. Bu aralıkta gezen fiyatlar 30 da olsa, 45 de olsa bizlerin gözüne çok gözükmüyor. Çünkü tavanda 80 TL var. Rutin bir zam gibi görülüyor geçiyor.

Marketler arasındaki sistem sizce farklı mı? Pandemi döneminde bunu çok bariz yaşadık. Zincir olmayan marketlerin güya çok kızdığı zincir marketler, her zaman zincir olamayan marketlerden ucuz kaldı. Hatta şimdi bile öyle değil mi? Mesela zincir marketlerde 3 TL olan bir ürün zincir olmayan marketlerde en az 5 TL’den satıldı. Zincir marketler yüzde 30 arttırıp 4 TL yaptıklarında bu sefer zincir olmayan marketler yüzde 30 zamla 6,5TL yapıverdiler. Zincir marketlerle zincir olmayan marketler beraberce güzel bir sistem kurdular ve marketlerin hepsi kazanırken kaybeden yine vatandaş oldu.

Bu, vatandaşı “sömürüp”, satıcıyı “semirten” sistem tutunca Ayçiçek yağında da zeytinyağında da diğer birçok ürünlerde de uygulanmaya başladı. Neden? Çünkü dünya hırsı ve ihtirası vatandaşların sömürülmesini engellemenin önüne geçti.

Yani bu kadar para hırsı hiçbir insanı bir yerlere taşımadı, bundan sonra da taşımayacak. Lidya Kralı Karun’u aramızda gören var mı? Karun kadar zengin olsan bile işe yaramıyor yani…

Dostlukla kalın.