Bir Ramazan ayı daha geldi. Hatta bugün üçüncü orucumuzu tutuyoruz. Tabii ki her sene olduğu gibi bu sene de Konya’da işler bir ay askıya alındı. Konya’da Devlet kurumlarında çalışanların dışında kalan çoğunluk, öğleye kadar iş yerlerinde görülmeyecekler. Öğlen işe gelecekler, 2 saat sonra bu sefer iftar telaşına düşüp evin yolunu tutacaklar. İftardan sonra teravih ve ardından okey ve nargile eşliğinde arkadaşlarla sohbet ve nihayetinde sahur. Yani bu bir ay iş konusunda biraz sıkıntılı geçecektir.

Gelenekselci din anlayışında, “ibadet saatleri” diye bir unsur vardır. Hâlbuki ibadet 24 saat içerisinde olduğumuz bir unsur olmalıdır. Yani yemek yemek, TV izlemek, dostlarla bir araya gelmek, su içmek, eğlenmek, spor yapmak ve ibadet yapmak diye bir programlama yoktur. Bu yazıların hepsini yaparken aynı zamanda ibadet etmek anlayışı, doğru anlayıştır. Aslında oruç 1 ay düşünülecek bir ibadet değil, bilakis 12 ay tutmamız gereken bir ibadettir. Ramazan ayında oruca sadece yiyip-içmemeyi de eklemiş oluruz. Haramdan, günahtan uzak durmak bir oruç şekli değil midir?

Her neyse konumuza devam edeyim. Ramazan’ın gelmesiyle birlikte tabii ki gönüller şenlendi ama aynı zamanda marketler de şenlendi. Ramazan’dan önceki fiyatlarla, şimdiki fiyatlar arasında zammı oluşturan nedir inanın çok merak ediyorum. Tüketiciyi de anlamakta zorlanıyorum. Sivri biber, domates almayıver kardeşim. Tüketici almasa bak bakalım o market nasıl düşürüyor fiyatı, elindeki ürünü satmak için…

Ramazan gelmesiyle vicdansızca fiyatlarda oynayan bunu bir kazanç meselesine çevirmeye çalışan bir esnaf güruhunun olduğunu da üzülerek ve utanarak söylemem gerekiyor. Yani geçtiğimiz perşembe günü 5 TL olan bir ürün; cumartesi günü neden 10 TL’ye çıkar bunu anlamak güçtür. Daha doğrusu bunu anlatabilecek tek cümle vardır “ticari ahlaksızlık”…

Tabii güzel şeyler de oluyor ilimizde. Ramazan’ın bu sene ilk günü aynı zamanda 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne dek geldi.  Ve tabii ki böyle bir günde Türkiye’nin en önemli otizm merkezlerinden biri olan Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE)’nın bir şey yapmaması beklenemezdi. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve SOBE Vakfı Başkanı Mustafa Ak’ın evsahipliğinde ilk iftarımızı otizmli bireylerimiz ve aileleriyle birlikte yaptık.

Ev sahiplerinin dışında Konya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, Konya Milletvekili ve TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Tahir Akyürek, 25 ve 26. Dönem Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan da konukların arasındaydı. Biz de naçizane Konya Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi’ni temsilen Başkan Vekili Lokman Koyuncuoğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Esat Ergener’le birlikte hazır bulunduk. Bu iftar kısmıydı. Bir de ayrıca iftardan sonra çocuklar için hazırlanmış bir ramazan eğlencesi programı vardı. Hacivat-Karagöz gölge oyunundan, ramazan şerbetçisine, akide şekercisine kadar her şey çocuklar için düşünülmüştü. Bu vesileyle otizmle ilgili bir farkındalık oluşturmakta, bir mavi ışık da buradakilerle atılmış oldu.

Otizmin görülme sıklığının günümüzde çok büyük bir hızla artıyor olmasını unutmamak gerekir. 1985 yılında her 2.500 çocuktan 1’ine otizm tanısı konulurken günümüzde her 54 çocuktan 1’ine otizm tanısı konulmakta. Dolayısıyla bu konuda herkesin dikkatini çekmek ve bu farkındalığı yaratmak konusunda uyarmak sanırım hepimizin görevi olsa gerek.
Dostlukla kalın.