Bugün de birkaç konudan kısa kısa bahsetmek istiyorum. Birincisi şu meşhur ev sahibi-kiracı sorunu. İkincisi emeklilerin hali ne olacak konusu ve üçüncüsü muhalefet konusu…

MÜLKİYET KİMİNSE KARARI DA O VERSİN

Aylardır bir kiracı-ev sahibi çekişmesidir sürüp gidiyor. Öyle hale geldi ki ev sahipleri vicdansız, ahlaksız, acımasız, tukaka kişiler oldular. Kiracılar da melek, ezilen ve mağdur taraf ilan edildi. Bu gibi durumlarda olaylara aklıselim bakmak gerekir. İki taraf da bu ülkenin vatandaşıdır ve iki tarafın da kendine göre haklı tarafı vardır. Aslında bunu “iki taraf” diye absürt bir tartışmaya çevirmek bile bir yanlışlık olsa gerek.

Öncelikle şunu herkes bilmeli; vatandaşın kendi mülkiyetinde bulunan evinin kirasının kaç lira olacağını, Devlet, metazori belirleyemez. Bir evim varsa bunun kirasını da kira artışını da kendim belirlerim. Anayasa açısından güvence altında bulunan “mülkiyet hakkı” Devlet’in bile baskı yapamayacağı bir haktır. Dolayısıyla Devlet’in bu tartışma içerisinde taraf olması yanlıştır. Eğer Devlet taraf olacaksa: tüm kiralık mülkleri kendine toplar, mülk sahiplerine kira bedelini öder, ardından da kendisi istediği fiyata vatandaşına kiralar. Bir binada kiracıların hepsi 10 bin TL civarında kirada otururken, 3 bin TL’ye oturan kiracı da kirasının en azından 7-8 bin TL’ye yükseleceğini garipsememelidir. Burada Devlet’in yapabileceği en iyi işlerden birisi ikiden fazla mülkü olan mülk sahiplerinin vergilerinin kademeli olarak arttırılacağı bir sistem getirmelidir. Kişinin 10 tane evi varsa en azından bir ev parası vergi verebilmelidir. O zaman kat karşılığı yüzlerce dairesi olanların emlak spekülatörlüğünü bitirecektir. Onun da bu işe büyük katkısı olacaktır.

Bu olaya diğer bir bakış açısı da vardır. Ülkemiz zor günlerden geçmektedir. Ve de herkes bir geçim sıkıntısı çekmektedir. Malumunuz kirada oturan bir aile için harcamanın en büyüğü kira harcamasıdır. Yani kira kalemini ne kadar azaltırsa o aile artı bir para kazanmış olur. Tabii ki şunu atlamamak lazımdır: 1 Temmuz 2021 itibariyle asgari ücret 2825TL iken 1 Temmuz 2022 itibariyle 5500TL olmuştu. Ve şimdi de 1 Temmuz 2023 itibariyle 11402TL oldu. Yani yüzde 400’ün üzerinde bir gelir artışı demektir bu.

Aslında işin özü kiracı ve mülk sahibi oturup insaf ve vicdan çerçevesinde bir karara bağlamalıdır. Her şeyin yüzde 50’nin üzerinde zamlandığı ülkemizde kirayı yüzde 25 arttırmak zorunluluğu insaf ve vicdana uymaz.

Bir de diğer taraftan 3-4 bin TL’ye kirada oturup, ev sahibiyle kirayı arttırmamak için kavga eden kiracının TOKİ’den çıkan evini 8-10 bin TL’ye kiraya vermesini akıllılık gören kiracılardan bahsetmiyorum bile…

EMEKLİLERLE ÖZEL OLARAK İLGİLENİLMELİ

Emeklilere verilen zamlardan hiçbir emekli memnun olmadı. Haklı mı, sonuna kadar haklılar. Devlet emeklilerle özel olarak ilgilenmeli. Aslında şu anda asgari ücretliden başlamak üzere hiçbir maaş alan maaşından memnun değil. Ama emeklilerin bu konuda bir adım daha önde olmaları ve öncelikli olmaları elzemdir. 35 yıl çalışıp hem de yüksek dereceden emekli olmuş bir memurun asgari ücretten daha düşük bir maaş alıyor olmasının izah edilecek ve kabul edilebilecek bir tarafı yoktur. Bunu ne vicdana ne insafa ne dine ne da başka bir duyguya izah edemezsiniz. Bu sorun en kısa zamanda halledilmelidir. Devlet kurumunda müdür sorumluluğu taşıyan memurun işçisinden daha az maaş alması nasıl kabul edilemezse, müdür pozisyonundan emekli bir memurun asgari ücretten az maaş alması kabul edilemez.

MUHALEFET YİNE KAYBOLDU

Ak Parti Hükümeti ekonomik sıkıntılarla uğraşırken, yaptığı maaş zamlarının keyfini yaşayamadan, her şeye zam geliyor olmasının sıkıntısını yaşarken muhalefet yine kendi avlusunda “yakalamaca” oynuyor. SP ile GP; “nasıl bir formülle Devlet’ten parti yardımı alırız” diye yol geliştirmeye çalışıyorlar. Hatta bunun ortak parti kurmaya bile razı gözüküyorlar. İyi Parti’de, başarısız genel başkan Akşener parti içerisinde koltuğunu korudu ve şu aralar pek sesi çıkmıyor.