Meclis tatilinden sonra siyaset oldukça hızlanacağa benziyor. Tabii ki seçim atmosferine artık giriliyor ve Meclis’in ekimde açılışından itibaren en fazla 9 aylık bir süre kalacak seçimlere…

Öncelikle Meclis’in tatil olma mantığını size bir açıklayayım. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda insanlar bir yerden bir yere gidebilmek için günlerini, haftalarını hatta aylarını veriyorlardı. Türkiye’nin her ilinden milletvekilleri Ankara’ya TBMM’ye geliyorlardı. Burada yıl içerisinde yasama çalışmalarını sürdürüyorlardı. Daha sonra da TBMM tatile giriyor seçim bölgelerine 3 ay süresince gidiyorlar ve orada seçmenleriyle buluşuyorlardı. Zaten bu 3 ayın en az bir ayı, bazı iller için daha da fazlası yolda geçiyor idi. Bazı seçim bölgeleri için belki de bu 3 ay, vekilin seçmenle kucaklaşması için yeterli bile olmuyordu.

Günümüzde ise durum bunun tam tersi aslında. Yani bir vekil sabah kahvaltısını seçim bölgesinde, öğlen yemeğini yurt dışında ve akşam yemeğinde de Ankara’da ailesinin yanında olabiliyor. Dolayısıyla bunun için ayrıca birkaç ay Meclis’in tatile girmesine, yasamanın aksamasına gerek bile kalmamaktadır.

Aslında Adli Tatili de bunun dışında düşünmemek lazımdır. Zamanında çiftçi kesiminin mahsul toplama zamanlarında adli işlerle uğraşmamaları için alınan bir kararla adli tatil belirlenmiş olsa da günümüzde bu durum da gereksiz bir hal almıştır. Her neyse, konumuz bu değil zaten.

1 Ekim’de TBMM’nin açılışıyla birlikte seçim atmosferine girilecek ve ülke gündemi daha da yoğunlaşacaktır. Hani halk arasında bir tabir vardır; “buraya kadar hikâye, bundan sonrası gerçek” diye. İşte tam da bu aşamadayız. Ekimden itibaren gerçekler gün yüzüne çıkmaya başlayacak.

Öncelikle seçimin kolay olmayacağını belirteyim. Bir tarafta 20 yıldır iktidarda olan ve halihazırda anketlerde oyu düşmüş gözükse de yine birinci parti gözüken AK Parti var. Diğer tarafta yine anketlerde yüzde 25 ile 30 arasında oyu çok artmıyor gözüken bir CHP var. Diğer partilerden İyi Parti geçen seçimlere göre oyunu afaki arttıran bir görüntü çizmese de devamlı sahada olan bir parti.

AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı henüz belli olmasa da Kemal Kılıçdaroğlu. İyi Parti’nin cumhurbaşkanı adayı da Meral Akşener. Hatta Gelecek Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı da Ali Babacan. Büyük ihtimalle bu kompleks içerisinden bir Cumhurbaşkanı adayı Millet İttifakı olarak ekim ayı sonuna doğru en geç kasım ayında açıklanacaktır diye düşünüyorum. Millet İttifakı’nın adayının açıklanmamasının en büyük nedeni bence aday bulunamaması değil bilakis aday çokluğundan olduğunu belirtmek gerekiyor.

Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasında geçecek olan seçimde Cumhur İttifakı’nın en büyük avantajı şartların, adayın, politikanın net olarak belirlenmiş olması olacak. Yani Cumhur İttifakı’na oy verecek seçmen Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı; ekonomik politikanın liberal, sosyal politikanın milliyetçi, uluslararası ilişkilerin ülkenin çıkarlarına göre, gerekirse ABD ile gerekirse Rusya ile gerekirse de ikisinin dışında işbirlikleriyle olacağını net olarak bilecek.

Millet İttifakı’nda bu belirleme ayrışmalarla sonuçlanabilecek. Ve bu politikalar bir an önce belirlenmezse her geçen zamanda ayrışmalar daha belirginleşebilecek. Mesela geçen seçimlerde Saadet Partisiyle güya iş birliği yapan CHP’ye, Saadet Partililerin oy vermemesi gibi…

Millet İttifakı açısından bakıldığında Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı adaylığı için gayet istekli gözüküyor. Ve de Millet İttifakı’nın en büyük partisinin genel başkanı olarak bunda bir anormallik de gözükmüyor ancak İttifak üyeleri başta İyi Parti olmak üzere buna çok sıcak bakmıyorlar.

Yani bu tartışmalar daha başlangıç. Önce bu tartışmalar neticelendirilecek ki diğer aşamalara geçilebilinsin. Millet İttifakı’nın önünde böyle bir sorun handikap olarak durmaktadır. Buna karşılık AK Parti’nin en büyük handikabı ise yolsuzlukla, yoksullukla mücadeleyi bırakmış, kendi ikbalinin peşine düşmüş AK Partililer olacaktır.

Seçmen de zaten somut, gözünün gördüğünden başkasını düşünmeyeceği için seçim, algı yönetiminin yanı sıra hamasetin de çok kullanılacağı bir mecra olacaktır.

Dostlukla kalın.