Ziya Paşa’nın meşhur bir dizesi vardır: “Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın” der. Genelde samimiyetsizliklere karşı söylenen bir sözdür. Siyasette de çok kullanılır. Herkes birbirine karşı kullanır. Çünkü siyasetimizde samimiyet olmadığından bu söz her zaman ve her kim kullanırsa “cuk” diye oturur.

Yerel seçimlerde adaylıklar için son günlere yaklaşılıyor. 20 Şubat Salı günü aday listelerini vermek için son gün. Dolayısıyla da partiler her gün aday açıklama yarışına girdiler. Büyükşehir’de bir şey olacağından değil ama sonuçta parti görevi olmak üzere adaylar çıkacaktır. Çıkmalıdır.
Yeniden Refah Partisi Büyükşehir’e Mehmet Köseoğlu’nu aday göstermiştir. Sonuca etkisinin olacağından değil tabii ki sonuçta bir parti görevi yapılacaktır. “YRP şu kadar bölgede aday çıkardı” denilecektir. Bu da il başkanının hanesine bir artı yazacaktır. Gerçi il başkanıyla uğraşılmaya YRP’de erken başlanıldı. YRP bugün Konya’da bu kadar adından söz ettiriyorsa bunda İl Başkanı Temel Peker’in etkisi çoktur. Ama her partide olduğu gibi bu partide de “iş yapamayanlar dedikodu üretir” mantığında “il başkanını nasıl göndeririz” derdine düşmüşler. Burada parti büyümüş büyümemiş, bu insanların hiç umurunda olmaz. “Parti bunların olsun da varsın küçük olsun” diye düşünürler. Her neyse bunu da ayrı bir yazımda anlatayım.


Saadet Partisi de eski milletvekili Abdülkadir Karaduman’ı büyükşehir adayı göstermiş. Tabii ki bunu duyan vatandaşın ilk söyleyeceği “kardeşim milletvekiliyken hiç görmedik ki belediye başkanıyken ne yapacak?” demek olur sanırım. Ama yine söylüyorum bu sadece parti görevidir. Sonuçta profesyonel olarak maaşlı bir biçimde siyaset yapan Karaduman tabii ki bu parti görevini yerine getirmelidir. Seçimi kazanacak değildir ama Saadet Partisi’nin Konya’da aday çıkarmaması öncelikle Erbakan Hoca’ya ayıp olurdu ve kendilerine en uygun adayı çıkardılar.


Deva Partisi yine güzel bir siyasi yatırım yaptı. Seçimi alamasa bile parti programını anlatabilmek adına il başkanını aday yapıverdi ve işi bitirdi. “Ben seçildiğimde belediyede şunları yapacağım” yerine “Deva Partisi belediyeciliğini desteklerseniz şöyle şöyle yapacak” propagandasına giriştiler.

Yani diğer partilerde olduğu gibi “bu sefer kesin büyükşehri aldık” diye vatandaşı kandırmaya yeltenmiyorlar. Çünkü aslında vatandaş kanmıyor da bunlara “Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın” diyorlar ama onlar da duymuyorlar.


Gelecek Partisi, daha önce Saadet Partisiyle beraber İnşaat Mühendisleri Odasının sabık başkanı Süleyman Kamil Akın’ı aday göstermişlerdi ama Akın İMO Konya Şubesinin başkanlığından istifa ettiği gibi Gelecek-Saadet Partisi adaylığından da istifa etti ve Gelecek Partisi aday aramaya devam ediyor. Şimdi orada da görev yapacak bir partili aranmakta.

İyi Parti tabii ki rahmetli Gökhan Tozoğlu’lu günlerini arıyor. Şu anda ortada yok. Ara ara ilçelerde bir aday gösteriliyor ama sanırım İyi Parti’nin adayları 20 Şubat Salı’ya kadar tamamlanamayacak.


Yani baktığımızda görünen vatandaşın oy vereceği adayın kim olduğu bir kez daha üç aşağı beş yukarı belli gibi gözüküyor. Yani kimse kusura bakmasın ama görev savmak adına aday olanlara vatandaş da oy vermez.

Her neyse bunu ilerleyen süreçte göreceğiz. Ama burada olması gereken siyaset tarzını size söyleyeyim.

Öncelikle Türkiye’de hiç kimse kusura bakmasın 2 tane merkez parti vardır. Bunlardan birisi Ak Parti diğeri CHP’dir. Ak Parti’nin çok güçlü olduğu Konya’da CHP güçlü bir aday çıkarıp hem kendi oyunu ölçmeli hem de Ak Parti’ye kızan, Ak Parti’ye karşı olan seçmenin oyuna talip olmalıdır.


Şimdi somut olarak şöyle düşünelim: Şimdiye dek Uğur İbrahim Altay’a yani Ak Parti’ye oy vermiş ancak bu seçimde Ak Parti’ye kızmış veya Başkan Altay’a kızmış bir seçmen kime oy verecek? Neredeyse tüm adaylar “görev savmak” adına çıkartılmış durumda. Başkan Altay’a alternatif bir aday gözükmüyor. O zaman Altay’a oy vermek istemeyen seçmen ya oy kullanmayacak ya da herhangi bir partiye “laf olsun” diye oy vermiş olacak.

Halbuki mesela CHP Atilla Kart’ı Büyükşehir’e aday gösterse alternatif olur mu olmaz mı? Bakın Başkan Altay’dan daha iyi yapar diye söylemiyorum ama alternatif olur. O zaman Ak Parti’ye kızgın olan bu sefer oy vermeyecek olan oyunun yönünü değiştirebilir. İşte CHP bunu hedeflemediği için alternatif olamamaktadır. “Efendim Kart’a teklif götürdük kabul etmedi” denilebilir. Ama bunu kabul etmek mümkün değildir. 3 dönem profesyonel olarak partiden yararlanacaksınız, partinin size işi düştüğünde de “olmaz” diyeceksiniz. Bu örgüt bilincinin dışında bir şeydir.


CHP Genel Merkezi “nasıl olsa Konya’yı alamayız” mantığıyla hareket ettiği için burayla uğraşmaya gerek bile duymaz. Çünkü İzmir’in getirisi çok daha fazladır. İzmir’le uğraşmak daha kazançlı olur.

İşte partilerin yaptığı hata budur. Seçimi kaybetmeyi baştan kabulleniyorlar. O nedenle de çalışmıyorlar.

CHP partilerle ittifak yapmaya değil parti tabanlarıyla ittifak yapmaya çalışmalıdır. Kendi yönetiminin dışında hiçbir partilisine sözü geçmeyen partilerle masaya bile oturmaya gerek yoktur. Zamanı geldi mi taban öyle bir birleşir ki sen yeter ki vatandaşa alternatifini göster. Alternatif olarak vatandaşı ikna edemezsen de istediğin kadar uğraş iktidar olma şansın olmaz.

Dostlukla kalın.