15 Temmuz’u iyi anlamak gerekir. Yani ülkede bir kesim 15 Temmuz’un “düzmece” olduğunu söyleyebiliyor ve bunu anmaktan imtina ediyor. Bir kesim de ne olduğunu bildiği yok ama “İktidar anmayı istiyor” diye “kraldan çok kralcılıkla” anıyor.     

Sadece maalesef küçük bir kesim de buradaki durumun ülkenin bekaa durumuyla alakalı olduğunu görebiliyor. İşte sırf bu nedenle 15 Temmuz’un ne demek olduğunu iyi anlamak gerekiyor. 15 Temmuz’a “düzmece” diyenlerle; hani “fesli bir deli” söylüyordu ya “Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılarla savaşmadık, İnönü savaşları hiç olmadı” gibi safsatalar… İşte bu iki grup aynı mantıktaki iki gruptur.

Kim ne düşünürse düşünsün; ortada bir vakıa vardır. 15 Temmuz günü ABD emperyalizmi, Türkiye’de bir darbe yapmaya yeltenmiş, bunun için de FETÖ vasıtasıyla, dini; Doğu-Güneydoğu ve sınırlarda PKK terör örgütünü; Ordunun içerisindeki ABD’cileri vasıtasıyla da, ordu mensuplarını kullanmaya yeltenmiştir.

Bu tür emperyalist oyunları bilhassa 1950’li yıllardan sonra birçok kez ülkemizde görmüş olmamıza rağmen tabii ki bunun önemli özelliği halkın bu girişime “dur” demesi olmuştur. Mesela Talat Aydemir vakasını örnek verecek olursak, bu vakada yine emir-komuta disiplini dışında bir darbe girişimi vardı ve dönemin Başbakanı İsmet İnönü masaya yumruğunu vurmuş ve de darbeyi sonlandırmıştır. 15 Temmuz’da masaya yumruğunu vuran ise “Türk Halkı” olmuştur.

15 Temmuz darbe girişimini hafife alanlar sadece bu girişimi anlamamış olanlardır. Bakın şöyle bir beyin fırtınası yapalım: 15 Temmuz akşamının başında bunun bir darbe girişimi olduğunu öğrenen halk, evlerine çekiliyordu. Ama birden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sahaya davetiyle birlikte sokaklar bir coşku, bir direniş, bir güç sahnesine dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sahaya çağırmadığını düşünelim…

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli Ömer Halisdemir’i düşünelim. Darbeci Semih Terzi, Komutanlığı teslim almak için geliyor. O anda Ömer Halisdemir’in, Semih Terzi’yi öldürmediğini; Semih Terzi’nin Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı teslim aldığını düşünelim…

Konya’yı düşünelim…

Konya Valisi Yakup Canbolat’ın çok kısa bir zamanda olaylara önlem almadığını ve Konya’dan uçakların havalanabildiğini ve istediği yeri vurabildiğini; Fethullah denilen terör elebaşının Konya havaalanına indirildiğini, teröristlerce yakalanan cumhurbaşkanının ve başbakanın Konya’da alıkonulduğunu düşünelim…

Acaba sırf bu üç konuda bile durum farklı olsa, tüm tarihin akışının farklı olabileceği konusunu görmek bu kadar zor mu?

Aslında ne kadar küçücük ayrıntılarla bu darbe girişiminin halkın lehine sonuçlandığını görmek gerekir. Cumhurbaşkanı halkı sahaya direnmeye çağırmasa, halk, evinde televizyonlardan neler olup bittiğini izlerken sabah uyandığında çok kötü sonuçlarla birlikte, ABD emperyalizminin istediği bir Türkiye’ye uyanacaktı.

Eğer Ömer Halisdemir bir an tereddüde düşse ve darbeci komutan oradaki yönetimi ele geçirse, ülkenin her tarafına istediği gibi ulaşıp, tüm istediklerini yapmaları çok kolay olacaktı. Yani sadece 3-5 saniyelik bir durum bu.

15 Temmuz’u hafife alanlar, tekrar tekrar olan olayları düşünmeliler. Türkiye’nin anlık tavırlarla ne büyük bir felaketten kurtulduğunu görmeliler.

Emperyalizmin bundan sonra da bu tür girişimleri olacak. Önemli olan bu tür girişimleri ve ülkenin geleceğini düşünmek adına Devlet’in yanında yer alabilmek en önemli düşünce olmalıdır.

Emperyalizm ve Emperyalizmin uşakları FETÖ, PKK, ve bilumum terör ve uzantıları 15 Temmuz’un ardından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir “Dünya Devleti” olduğunu, imparatorluk kültürü taşıdığını ve 5 bin yıllık Türk Kültürünün unsurlarını içerdiğini gördüler. Ve bir şey daha görüldü ki; Türkiye Cumhuriyeti yönetilenler arasında olacak bir ülke değildir.

Dostlukla kalın.