Arkadaşım Gayle dört yıldan bu yana kansere karşı  yaşam mücadelesi veriyordu. Diğer arkadaşlarımla birlikte onu ziyarete gittiğim bir gün çocukluk düşlerimizden söz ediyorduk. Gayle başını pencereye doğru çevirdi. 
Gözleri çok uzaklarda, sesi sitem dolu “Ben, kumandalı, kırmızı bir oyuncak arabamın olmasını isterdim hep, ama doğum günümde ne istediğimi söylersem; dileğimin gerçekleşmeyeceği korkusuyla hiç kimseye söyleyememiştim bunu. Bu nedenle de asla radyolu,  kırmızı bir oyuncak arabam olmadı.” dedi. 
Gayle’i ziyaretimden bir kaç gün sonraydı. Çok sevdiğim dondurmayı almak için sırada beklerken birden dondurmacının vitrinindeki kırmızı oyuncak arabayı gördüm. Yanına da bir not iliştirilmişti: "Dondurmanızı alırken vereceğimiz kuponu doldurmayı unutmayın, belki de çekiliş sonunda  bu kumandalı araba sizin olabilir."
Hemen Gayle’in sözleri geldi aklıma. Bir kaç hafta boyunca sürekli dondurma alıp, verdikleri kuponları doldurdum. Hiç bir çekilişte de kazanamadım. Bu kırmızı arabayı mutlaka Gayle’e almalıydım. Dördüncü haftanın sonunda artık çekilişte kazanmaktan ümidimi yitirmiştim. Dükkân sahibi ile konuşarak bana bu arabalardan bir tanesini satmalarını rica ettim.
Dükkân sahibi dört haftadır her gün dondurma alıp, kuponları doldurduktan sonra büyük bir heyecanla çekiliş sonuçlarına baktığımın gözünden kaçmadığını söyledi.
Ardından da gözlerimin içine bakarak:•"Söyler misiniz, neden bu kadar çok istiyorsunuz bu arabayı? "diye sordu. 
Gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan ona arkadaşımdan söz ettim. Çok etkilenmişti. "İstediğiniz oyuncak arabayı verdiğiniz adrese göndereceğim" dedi. Yazdığım çeki masanın üstüne bırakarak, büyük bir mutlulukla evime geldim.
Ertesi günü Gayle’i ziyarete gittiğimde gözleri ışıl ışıldı. Elindeki kırmızı oyuncak arabayı göstererek küçük bir çocuk heyecanıyla: "Bak" dedi. "Bunca yıl bekledim ama nihayet dileğim gerçekleşti, hem de tam istediğim gibi !"
Ertesi günü postacı bir zarf uzattı elime. Açıp okumaya başladım:•"Sevgili Bonnie, annem ve babam da kanserdi ve ikisini de, altı ay gibi kısa bir sürede kaybettim.
 İkisi içinde çok çabaladım ama doğrusu dostlarımın sevgisi ve cömertliği olmasaydı hiç bir şey yapamazdım. Gerçek dostlarım olduğu için kendimi hep şanslı hissettim. Gayle’de senin gibi bir dostu olduğu için çok şanslı. En iyi dileklerimle. Norma"
Dondurma dükkânının sahibiydi mektubu yazan. Benim masasına bıraktığım çek de zarfın içindeydi.
(Bonita L. Anticola) 
Ruhlarımız Geride Kaldı... 
Afrika’nın balta ve ağaç kesme motorları girmemiş bölgelerinde kayıp bir şehrin izini kovalayan arkeologlar kendilerine yardımcı olmaları için yerlilerle anlaşırlar.
 Bir gün karşılarına bir şehre dair bir iz çıkar ve aceleyle kamp yaptıkları yerden fırlarlar. Eşyaları taşıyan yerliler ise "anlamsız" bir biçimde yerlerinde beklemektedirler.
Geri dönen arkelologlar yerlilere "aceleleri olduğunu, çabuk hareket etmeleri gerektiğini” söylerler. Yerliler cevap vermez ve sessizce beklemektedirler. Arkeologlar telaş içinde kalmışken "niçin beklediklerini" sorarlar.. Yerlilerden biri cevap verir: "RUHLARIMIZ GERİDE KALDI"