Seçim yoğunluğu, Ramazan ayı yoğunluğu ardından bayram yoğunluğu derken bayram tatili sonrası ilk günü herkese “merhaba” demek istiyorum.

Tabii ki seçim sonucunun yankıları halen devam ediyor. Ak Parti kanadı yaşadığı şoku üzerinden atmaya çalışırken, Ak Partililer de yangına körükle gitmeye devam ediyor. Bu kanadın yazarları çizerleri “Ak Parti’nin neden seçimleri kaybettiğini” yazıp çizerken sonuç olarak söylemeseler de aslında söylemeye çalıştıklarının da “kendilerinin partide daha iyi bir yer talebi” olduğu gözlenmekte. Her neyse, CHP’de de seçimlerde birinci parti çıkmanın verdiği coşku hataların gözükmesine engel bir hale gelmiş durumda. Yani aslında seçim sonunda tabiri caizse herkes kendi havasında.

Burada bir iki konuyu hatırlatmakta yarar görüyorum. Birincisi şu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre şu anda Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olarak Hükümetin başındaki isimdir. Ve bu durum 2028’e kadar devam edecek gözüküyor. Yani Devletin tüm kurum ve kuruluşlarının başındaki isim Erdoğan’dır. Ülkeyi de en azından 2028’e kadar Ak Parti yönetmektedir. Bu durum atlanılmamalıdır.

İkinci konu ise CHP’nin yerel seçim sonuçları değerlendirmesidir. Şöyle bir geçmişe gidelim:

2007 genel seçimlerinde CHP yüzde 20,88 oy almış. Ardından 2009 yerel seçimlerinde aldığı oy yüzde 23.10 oluyor.

2011 genel seçimlerinde 25,98 oy alan CHP 2014 yerel seçimlerinde 26.61 oy alıyor.

2015 genel seçimlerinde 23,95 ve sonra 2018 seçimlerinde 22.65 oy alan CHP, genel seçimlerde oy düşmesine rağmen 2019 yerel seçimlerinde yüzde 30,12 oy alıyor.


Ve son olarak da CHP, 2023 genel seçimlerinde yüzde 25,35 oy alırken, 2024 yerel seçimlerinde oyunu yüzde 37,76’ya çıkarıyor.

Yani anlayacağınız şekliyle, kısacası CHP yerel seçimlerde her zaman oyunu yükselten bir parti konumunda olmuştur.

Tabii ki Konya’dan bu durumu daha da somutlaştırabiliriz. Mesela Seydişehir’de CHP herkesin kabul ettiği çok iyi bir aday çıkardı ve aday 14 binin üzerinde oy aldı. CHP’nin belediye meclisinde aldığı oy ise 13 bin civarında oldu.

Yine örnek olarak söyleyeyim. Akşehir’de CHP’nin belediye başkan adayı –ki artık başkanı demek gerekir- yüzde 43’e yakın oy aldı. CHP’nin belediye meclisinde aldığı oy ise yüzde 39’da kaldı.

Hatta şu örnek daha açıklayıcı olacaktır. Tuzlukçu Belediye Başkanı üçüncü kez CHP’den belediye başkanı seçilmiştir. Yani 10 yıl belediye başkanlığı yapmıştır. Hatta 1999-2004 döneminde bir dönem de DSP’den belediye başkanlığını sayacak olursa bu dördüncü dönemidir. Buna rağmen partinin oyu Tuzlukçu’da belediye başkanından geride kalmıştır. Belediye Başkanı yüzde 54’ü aşkın oy alırken, CHP belediye meclisinde yüzde 50,33’te kalmıştır.

Cihanbeyli’de de bu durum farklı değildir. Belediye Başkanı yüzde 46,33 oy almıştır. Belediye Meclisi yüzde 41,89’da kalmıştır.

Bu konuda Ereğli’nin durumu biraz farklıdır. Daha önce de yazdığım gibi seçimden önce bir açıklama yapan Süleymancı cemaat CHP’yi destekleyeceğini söylemiştir. Ereğli’de de 5 bin civarında bu cemaat mensubu olduğu tahmin edilmektedir. Tabii ki Ereğli’de seçimi etkileyecek bir antidemokratik etmen haline gelmişlerdir.

Yani yine kısaca açıklamak gerekirse aday tabii ki yerel seçimlerde en önemli unsur olarak ön plana çıkmaktadır.

Bir de daha önceleri CHP Genel Merkezinde yöneticilikler de yapmış olan Hurşit Güneş’in değerlendirmelerine de değinmek gerekir. Hurşit Güneş il il incelemesini yapmış ve “CHP’nin kazandığı ancak oylarının (sayı açısından) düştüğü yerler de az değil.” Demiş. Ardından sıralamış “1) Burdur 2) Çanakkale (çok ciddi boyutta!) 3) Sinop 4) Tekirdağ (seçmen sayısı %16 artmış, oylar %3 artmış) 5) Bursa (seçmen sayısındaki ciddi artışa rağmen oy sayısı %1 artmış) 6) Adana 7) Eskişehir 8) Aydın 9) Antalya ve Nihayet 10) İzmir!!! (Yeni aday, genç adaylar, kadın adaylar vs. Sonunda alınan oy sayısı yüzde 20 düşmüş!!!)”

CHP’liler muhakkak ki bu konuları çok iyi değerlendireceklerdir. Bu seçimin sonucunda CHP oyunu arttırmıştır. Birinci parti olarak çıkmıştır. Başarı mıdır, evet başarıdır. Ancak bu başarının, Ak Parti’nin başarısızlığı sonucunda olduğunu da görmek lazımdır. Aksi halde CHP çok büyük vaatlerle, büyük projelerle vatandaştan oy toplamamıştır.


Şu nettir: Vatandaş Ak Parti’ye bir “tokat atmak” istemiştir. Muhalefette güvenebileceği başka parti olmadığı için CHP’ye güven duyduğunun değil güven duyabileceğinin sinyalini vermiştir.

Eğer CHP’liler bunu böyle okumayıp sanki “Ekrem İmamoğlu’nun büyük başarısı” gibi okurlarsa 2028 seçimlerinde yine hezimete uğrarlar.

Ak Parti de eğer vatandaşın “hatalarını düzelt” uyarısına kulak verip önündeki 4 senede bu yönde adım atarsa CHP’nin işi yine kolay olmayacaktır.

Dostlukla kalın.