Dostlar, Bir Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı sürecindeyiz. Aslında önemli gün ve haftalara ilişkin köşe yazısı yazmak âdetim değildir. Bunun yerine gündemi oluşturan konuları takip etmeye ve yorumlamaya çalışıyorum. Ancak ne var ki içinde bulunduğumuz süreç güncel hayatımızda da milli egemenlik kavramına büyük bir önem ve değer kazandırdı. 
       Eğer yakın tarihimize ve özellikle de Milli Mücadele yıllarına ilgi ve dikkatlerinizi yoğunlaştıracak olursanız bir şey mutlaka dikkatinizi çekecektir.   O da bütün bir Milli Mücadele sürecinde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının milli iradeye ve egemenliğine özel bir vurgu yaptıkları gerçeğidir. Amasya Genelgesi’nden başlayarak, gerek Erzurum ve Sivas Kongrelerinde gerekse Amasya Tamiminde, gerekse de Milli Mücadele’nin Ankara aşamasında her zaman için milli iradeye özel bir vurgu yapılma ihtiyacı duyulmuştur. Çünkü gelişen çağın şartları içerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin milli irade ve egemenliğine dayanan bir yönetim anlayışının dışında başka bir şansının bulunmadığını onlarda biliyorlardı. 
        Bundan dolayı da bir yandan ülkenin bağımsızlığının gerçekleştirilmesi mücadelesi verilirken diğer yandan da toplumun milli iradesine ilişkin duyarlılığı geliştirilmeye çalışılıyordu. Gerçek bağımsızlığın ve onurlu, çağın gelişmelerine açık bir devletin yegâne vazgeçilmez şartının milli iradeye dayalı bir yönetim anlayışı ile gerçekleştirilebilinece - ğinin farkındaydılar. İşte bundan dolayıdır ki bu ülkenin bütün bir İstiklal Harbi bir meclis çatısı altında gerçekleştirildi. Ve yine bundan dolayıdır ki bu milletin meclisinin duvarına temel bir prensip olarak “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısı asıldı.
       Bütün içten ve samimi Türk Milletine samimiyet ve güvenin bir gereği olan bu yaklaşım ne yazık ki sonraki yıllarda istismar edilerek Türk Milletinin iradesi devlet yönetim anlayışının dışına itilmek istendi. Önce yıllarca sürecek bir tek parti diktatörlüğü dönemi yaşandı. Arkasından da her on yıla bir darbeler ve muhtıralarla dolu bir cumhuriyet yönetimi gerçekleştirildi. 
        Yani Türk Milleti’nin duyarlılıklarının, hassasiyetlerinin ve bunun sonucu olan sandık seçimlerinin devlet iradesine yansımasına asla izin verilmedi. Sonuç olarak Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesi ile Türk Halkı kendi ülkesinde parya durumuna getirilmek istendi. 
           Ancak Aziz Türk Milleti bütün bu engellemelere rağmen büyük bir kararlılıkla mücadele vererek ülkesindeki bu seçkinci elitistlerin zihniyetine karşı mücadele vererek ülkesinin okullarında, üniversitelerinde, ordunun komuta kademelerinde en nihayetinde mecliste de yerini almayı başardı. Bu gün Türkiye Cumhuriyeti’ni en özel kılan şey bulunduğu coğrafyada özgür seçim sistemine dayalı parlamenter bir yönetimi gerçekleştirebiliyor olmasıdır.  
       Bazı iç ve dış güçlerin her ne kadar kabullenmekte zorluk çekseler de, mevcut meclis iradesini sabote etmeye çalışsalar da Türkiye Cumhuriyeti halkı kendisini farklı ve özel kılan bu niteliğini tam bir İstiklal Harbi veren Kuvva-i Milliyeci gibi kanı canı pahasına savunmak zorundadır. 
         Ülkemizin son 12 yıldır dost – düşman herkesin itiraf ettiği büyük gelişmesinin arkasında yatan en önemli dinamizm budur.   
          Bu gün her zamankinden daha çok milli egemenlik kavramına vurgu yapmaya ihtiyacımız var. Bu gün her zamankinden daha çok milli iradeyi savunmaya ihtiyacımız var. Bu gün Milli iradeyi savunmak bir anlamda Milli mücadelemizin gerçek anlamda zaferle sonuçlanmasının en büyük ve final ayağını oluşturuyor. 
          Bu gün Milli iradeyi savunmak Milli Mücadele şehit ve gazilerimize karşı hepimizin bir insanlık borcudur. 
          Bu nedenle sandık her şey demek değildir diyen, seçim sonuçları ile görev almış yöneticileri diktatörlükle suçlayan, bu ülkenin seçilmiş, milli iradenin sonucu yetki almış kişilerini kara propoganda yöntemi ile yıpratmaya çalışan anlayışlara karşı bir olmak, iri olmak ve diri olmak zorundayız.    
         Devletimizi ve milletimizi her zamankinden daha çok sevmek ve onlara her zamankinden daha çok sahip çıkmak zorundayız. Allah’a emanet olun.