Sayın çok kıymetli okuyucularım, Esas köşe yazımın konusu olan "Geleceğimize Sahip Çıkalım'ı" yazmadan önce Suriye'de, Irak'da, Filistinda insanlığa yapılan vahşet ve katliamlarla ilgili içimden geçenleri kısaca yazıp siz okuyucularımla üzüntümü paylaşmak istiyorum. Şöyle ki; Uluslar arası toplumun sessizliği ve hareketsizliğinden istifade eden Suriye'de, Irakta, Filistinde halkın üzerine ateş edilerek çocuk, kadın, kız demeden katletmeleri, baskı ve katliamları her geçen gün artırarak insanların yaşamını daha da kötüleştirip, aileleri paramparça edip, evinden, barkından etmekte ve ülkelerini yaşanamaz hale getirmektedirler. Bu katliamları ve insanlık vahşetini televizyonlardan izleyip, gazetelerden okudukça bir insan olarak aşırı şekilde üzülmekte ve kınamaktayım. Suriye'de, Irak'ta, Filistinde ve diğer İslam Ülkelerinde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.  Bu katliam ve vahşetin biran önce durmasını, ayrıca Afganistan kaynaklı terör, aşırıcılık ve uyuşturucu üretimi, kaçakçılık gibi sorunlar bölgelere sirayet etmektedir. Bu insanlığa yapılan nerde olursa olsun tüm kötülüklerin biran önce durmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Çevre "Geleceğimize Sahip Çıkalım"
Bildiğiniz üzere, çevre sorunları küreselleşen dünyada artık yerel olmaktan çıkmış, evrensel bir sorun halini almıştır. Güzel bir dünyada yaşıyoruz, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz ama birçok insanımız çevreye oldukça duyarsız davrandığına şahit olmaktayız. Havayı, suyu, toprağı kirletiyoruz, koskoca denizler çöplüğe dönüşüyor, soluduğumuz hava kirleniyor, ormanlarımız ve canlı türleri bilinçsizce yok ediliyor. Topraklarımıza bir bardak su vereceğimiz yerde bin bardak su vererek hem suyumuzu israf ediyor, hem de toprağımızı çoraklaştırıyor ve hastalandırıyoruz. Bu gidişe dur demenin tek yolu, bilgili ve duyarlı insan olmak ve yeni yetişen nesilleri de bu yolda eğitimli, bilgili ve bilinçli yetiştirmektir.
Ülkemizdeki doğal zenginlikleri korumak, çevreyi kirletmemek hepimizin görevidir. Çünkü çevre ve doğa Atalarımızdan bize miras değil, çocuklarımız ve bizden sonra gelecek nesillerin emanetidir. Biz bu emaneti sahiplerine teslim ederken, havası daha temiz, doğal kaynakları tükenmemiş, toprağı kullanılabilir, su kaynakları tükenmemiş ve içilebilir, tarihi ve doğal değerleri tahrip edilmemiş yaşanabilir zengin bir ülke bırakmak zorundayız.
Unutmayalım ki sağlıklı nesiller, sağlıklı ve temiz bir çevrede yetişir. Bunun için doğayı seven, hayvan ve bitkileri koruyan, tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkan, çevresinde, bağında, bahçesinde ağaç, bitki ve çiçek yetiştiren, çevresini güzelleştirmek için çaba sarf eden, çevrenin kirlenmesine meydan vermeyen ve çevresini temiz tutan insanlarımıza şahsım adına sonsuz teşekkürler ediyorum.
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için, "Geleceğimize sahip çıkalım" diye başlık atarak yazıma başladım. Neden derseniz?
Zaman zaman ilçemizin tarihi ve doğal ve kültürel değerlerini görmek için yurt içinden olsun, yurt dışından olsun gezmeye gelenlere gönüllü olarak mihmandarlık yapmak için kendilerine eşlik ediyorum. İlçemiz merkezinde, köy ve kasabalarımızda yerli ve yabancı misafirlere karşı insanlarımızın içten, samimi ve doğal davranmaları, ikramda bulunmaları misafirlerde hayranlık uyandırmaktadır. İlçemiz insanlarına bu konuda da teşekkür ediyorum. Çünkü ülkemizi ve ülkemiz 
insanlarını kasıtlı olarak bazı dış ülkelerde yanlış 
tanıtmışlar, kötülemişler. Ülkemize yurt dışından gezmeye gelen misafirler bizden ve bizim insanlarımızdan iyilik gördüğünde kendilerine anlatılanın yanlış ve iftira olduğunu anlamaktadırlar ve bundan sonra Türkiye'nin gönüllü tanıtım elçisi olacaklarını ve bu gördüğü güzel insanlığı gittikleri memleketlerinde anlatacaklarını söylemektedirler. Bu da ülkemiz adına sevindirici bir durum olsa gerek. İşte insanlarımızın dış ülkelerden gelenlere güzel davranmaları ve iyilik yapmalarında kim kazanmış oluyor? Ülkemiz kazanıyor. Birimiz iyilik yapıyor ama hepimiz kazanıyoruz.
Ben şahsım adına şuna inanıyorum. Bir memleketin fakiri de olacak zengini de olacak. Yeter ki ekmeği yenen, suyu içilen, gönlü zengin, vicdanlı merhametli, ülkesi ve insanların faydası için çalışan, üreten, düşünen, vatanını, bayrağını, devletini, milletini, dilini, dinini, bütün mukaddesatını, memleketini seven insanlardan olalım. Bu meziyetler bir insanda mevcutsa korkma diğer bütün iyilikler arkasından zaten gelir. Herkes başını yastığa koysun önce bir kendini sorgulasın. Ben vatanım için, insanlık için, memleketim için, şehitlerimiz için faydalı oluyor muyum, olmuyor muyum? Bakın Yunus Emre ne demiş " İlim İlim İlmektir, İlim Kendini Bilmektir. Sen Kendini Bilmez İsen, Bu Nice Okumaktır" Önce kendimizde arayacağız, kendimizi bileceğiz, kendisinde hata aramayan doğrunun değerini zaten bilemez. Doğrunun değerini bilmeyen başarıya ulaşamadığı gibi insanlarla sürtüşür, didişir, çamur atar durur, faydalı işler bu tür insanlara ağır ve yorucu gelir ve hiçbir şeyi sevemez, hiçbir şeyden mutlu olamaz hale gelir. 
Sayın kıymetli okuyucularım köşe yazımda vatandaşlarımıza nasıl faydalı bilgiler aktarabilirim acaba diye düşünürken içimden geçenleri yazmak geldi. Özellikle devletin ve milletin malına zarar verenler görüldüğü yerde uyarılsa, bana necilik, nemelazımcılık ortadan kalksa, vatandaşlık görevimizi yaparak kurumlarımıza, emniyet güçlerimize yardımcı olsak iyi olmaz mı?
Geleceğimize sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır. İsraf gördüğüm kadarıyla büyük boyutlarda, Tasarruf ise genel anlamıyla yarınlarımız için gerekli olan ve şu anda elimizde mevcut bulunan kaynakların idareli harcanmasıdır. Üzerinde yaşadığımız dünyanın kaynaklarının hayati değerinin olduğunu, gelecek nesilleri de düşünerek itinalı tüketmek gerektiğini çok iyi bilmeliyiz. Yüce Allah; "Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları bu ikisi arası dengeli bir harcamadır." Buyurarak tabiattaki dengenin korunmasını ve orta bir yolun tutulmasını emreder. İsraf, lüks, gösteriş gibi aşırı tüketim maddi ve manevi birçok sıkıntıyı da doğurur. Elimizde bulunan her şeyin imtihan vesilesi birer emanet olduğunu, bunları ölçülü bir şekilde kullanmamız gerektiğini unutmamalıyız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.); Birbirinize kin tutmayınız, haset etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Buyurmaktadır.
Cenap Şahabettin ne diyor " Yaşadığı zamanı beğenmemek, zavallılığın en yaygın şeklidir" demiş. Bende diyorum ki, Toplumsal barış topraktan, sudan gelecektir. Bir dikili değil en az yedi dikili ağacı olmalı herkesin, yaşamak ve yaşatmak için. Piknik yaptığımız yerleri temizlemeden kalkmayalım ve çevremizi temiz tutalım Saygılarımla