Hemen hemen bütün dünyada  ve bilhassa türkiyede son 40–50 yıldan beri ziraî üretimde ve işgücü randımanında ciddi  bir artış sağlandı. Bu devrede çiftçilere gübreler pestisidler( zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır ve Bir pestisit kimyasal bir madde ya da virüs veya bakteri gibi biyolojik bir ajan olabilir. Kimyasal pestisitlerin çoğu hedef organizmaya seçkin etkinlik gösteremedikleri için hedef organizma dışındaki organizmalarda da çeşitli hastalıklara yol açar hatta öldürücü olabilirler. Birçok pestisit insanlar için de zararlıdır. Kullanıldıkları canlıların yiyecek şeklinde insanlar tarafından kullanılmaları sonucunda insanlarda yaygın hastalıklara ve istenmeyen sıkıntılı durumlara sebep olurla) ve bol ürün veren bitki çeşitleri temin edildiğinden, topraktaki azot rezervleri  tüketilmeksizin ve ciddi hastalıklarla karşılaşılmaksızın monokültür adı verilen aynı tarlada her yıl aynı bitkiyi yetiştirmek mümkün oldu. Maalesef bu uygulamalar aşırı toprak erozyonu, kimyevî maddelerle suların kirlenmesi ve toprakların tuz oranının artıp çoraklaşmasına yol açmıştır.

                             Gübre ve pestisidler, sulama ve yüksek verim çeşitleriyle birlikte son 40–50 yılda vuku bulan ziraî ürün artışının sebebidirler. Fakat bu maddeler aynı zamanda istenmeyen yan tesirlere de sahiptirler. Yeraltı suyundaki pestisid ve gübreler ve bunların ürünlerdeki kalıntıları mavi bebek sendromundan tutun da gününmüzde her 3 kişiden birinin yakalanmış olduğu  kansere kadar değişen pek çok hastalığa sebep olmaktadır. Elde yeterli bilgi olmamasına rağmen, bütün dünyada bu maddelerin kullanımındaki artış, şüphesiz ciddî sağlık problemleri doğurmuştur.  İleri ülkelerde ise bu maddelerin kullanımı kısıtlanmaya başlamış tamamen organiğe dönüş hızlanmıştır.

                                    Alternatif tarımın diğer bir özelliği toprağa bitki artıkları, ahır gübresi ve diğer organik maddelerin ilave edilmesidir. Organik madde toprak yapısını iyileştirir, su depolama kapasitesini arttırır, verimliliği yükseltir, toprağa gevşek bir yapı verir. Daha gevşek olan toprak daha kolay sürülür, tohumlar daha kolay çimlenir ve kökler aşağı doğru daha kolay gelişir. Su toprak içine daha hızlı nüfuz eder ve böylece yüzey akışı ve toprak erozyonu en aza iner. Ayrıca organik madde solucanları ve toprak mikroorganizmalarını besler. Alternatif tarım sisteminde bitki besinlerinin ana kaynağı hayvanı ve yeşil gübrelerdir. Yeşil gübre bitkisi toprak verimliliğini ve gevşekliğini arttırmak için sezon sonunda toprağa sürülüp karıştırılan veya yüzeye malç yapılan bir çim veya baklagil bitkisidir. Yeşil gübre amacıyla yetiştirilen bitkiler hayvanları otlatmak amacıyla kullanılabilir ve bunlar yabanî hayat için bir örtü teşkil ederken, zararlı ot, böcek ve erozyon kontrolüne de yardım eder

   Alternatif tarımın esas hususiyeti bitki münavebesidir. Ürünler uygun bir münavebeye tâbi olarak yetiştirildiği zaman verim, onların monokültür olarak yetiştirilmesi durumundakine kıyasla genellikle % 10-15 daha fazla olur. Çoğu durumda monokültür, ancak fazla miktarda gübre ve pestisid kullanılmasıyla sürdürülebilir. Münavebeli tarımda yabanî otlar ve böcekler daha iyi kontrol altına alınır, hastalıklar daha az teşekkül eder ve bitki besin elementlerinin devri daha randımanlı olur.

     Yedi sezonluk tipik bir münavebe şöyle hazırlanabilir. Üç sezon yonca ekip toprağa karıştırılır. Dördüncü sezondan itibaren sırasıyla buğday, soya fasulyesi, buğday ve yulaf ekilip hasat edilir. Buğday yetiştirilen ilk sezonda yonca ile toprağa kazandırılan azotun bir kısmı alınır, bunun arkasından yetiştirilen ve bir baklagil bitkisi olan (serbest azotu tesbit eden) soya fasulyesi toprağın azot rezervini çok az değiştirir ve arkasından yetiştirilecek buğday için verimli bir toprak bırakır. Yulaf daha az besine ihtiyaç duyduğundan münavebenin sonunda yer alır.   İşte 1950'lerden bu yana teknolojik gelişmelerle desteklenen mevcut tarım sistemi  gübre ve pestisid gibi kimyevî maddelere, bol verimli yeni bitki çeşitlerine ve işgücü tasarrufu sağlayan yoğun enerji kullanan makinalı tarıma dayanmaktadır . Bu tarım sistemi istenmeyen yan tesirlere sahip olduğundan bütün dünyada bir alternatif tarım sistemine ihtiyaç vardır. Alternatif tarım, endüstri devrimi öncesine dönüşü ifade etmez. Bu sistem daha ziyade modern teknolojilerle koruyuculuğa önem veren ananevi tarım sisteminin bir kombinasyonudur