Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan çevre sıcaklıklarının etkisi hayvanlarda “Sıcaklık Stresi” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu duruma daha çok sıcak ve nemli bölgelerde rastlanılmaktadır. Sıcaklık stresi ile sadece sıcak havalarda değil aynı zamanda soğuk havalarda da karşılaşılmaktadır ancak soğuk hava süt sığırları için çok fazla sorun yaratmamaktadır.

Sıcaklık stresi, çevre sıcaklığının süt ineklerinin termonötr bölgesinin üzerine çıktığı, özellikle de nemin yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkar. Süt sığırlarında ideal çevre şartları sıcaklığın 13-18 °C, nem oranının % 60-70, rüzgâr hızının ise 5-8 km/saat olmasıdır. Bu değerlerin üzerine çıkılması halinde süt sığırları belli oranda adapte olmaya çalışır ancak ikliminde etkisiyle hayvanlar üzerinde artan bir stres görülmeye başlar. Laktasyondaki inekler için en yüksek kritik sıcaklık değerleri 24-27 °C arasındadır. Süt sığırları sıcaklık stresine farklı şekillerde tepki verir. Bunlar;

- Yem tüketiminin azalması,

- Su alımının artması,

- Metabolik hızın değişikliğe uğraması,

- Buharlaşma yolu ile atılan sıvı miktarının artması, 

- Solunum hızının ve rektal sıcaklığın artması şeklinde sıralanabilir.

Laktasyonun başındaki enerji ihtiyacı, ilerleyen dönemlerde süt üretimi ile birlikte artan enerji ihtiyacının altında kalır. Buna ek olarak yaz aylarında yem tüketiminin de sıcaklık stresi ile azaldığı ya da baskılandığı durumlarda ağırlaşan bir tablo ortaya çıkar. Bu iki durumun etkisi, süt üretiminin baskılanmasının yanı sıra sütün bileşiminde görülebilecek değişikliklere neden olabilmektedir. Bu yüzden, özellikle yüksek verimli hayvanların erken laktasyon döneminde ve laktasyonun ortalarında rasyonun içerdiği enerji yoğunluğu ayarlanmalıdır. Sıcaklık stresinin süt ineklerinde oluşturabileceği olumsuzlukları sayısal olarak ifade ederek konunun önemini biraz daha vurgulayalım;

- Orta şiddetli bir sıcaklık stresi altındaki hayvanın yem tüketimi %10 oranında azalırken, yüksek şiddetli sıcaklık stresinde bu oran %15 civarlarına çıkabilmektedir.

- Orta şiddetli bir sıcaklık stresi süt veriminde 1-2 kg/gün azalma ile kendini gösterirken, yüksek şiddetli sıcaklık stresinde %20 oranında bir süt kaybı yaşanabilmektedir.

- Buzağı ağırlığında gerileme, kolostrumun kalitesizleşmesi, gebelik oranının düşmesi, hastalıkların görülme ihtimalinin artması ve ölümlerin görülmesi de yine sıcaklık stresinin süt sığırlarına ve dolayısıyla işletmeye etkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

İşletmelerde sıcaklık stresini kontrol altına almak için bazı uygulamalar yapılabilmektedir. Bunlara örnek olarak gölgeliklerin yapılması, duş ve fan sistemlerinin kurulması, soğuk su temini ile hayvanların serinletilmeye çalışılması verilebilir. Ayrıca kaba yemlerin ıslatılarak verilmesi, yeme su katılması ve yem katkı maddelerinin kullanılması da sıcaklık stresinin etkisinin azaltılmasında tercih edilebilir.

Sonuç olarak sıcaklık stresi, süt üretimindeki düşüşten ve ekonomik kayıplardan dolayı işletmelerin dikkat etmesi gereken önemli bir konudur. Yüksek çevre sıcaklığına sahip bölgelerde kurulan işletmelerde süt sığırlarında oluşabilecek sıcaklık stresine karşı önlemlerin alınması gerekmektedir. Hayvanların yaşayacağı sıcaklık stresi hem süt verimini hem de verim ile ilgili diğer parametreleri olumsuz yönde etkileyecektir. Bu etkiler düşünüldüğünde hayvancılık işletmelerinde ciddi boyutlara ulaşabilecek bir ekonomik kayıp meydana gelebilir. Sıcaklık stresi nedeni ile oluşabilecek kayıpları önlemek için duş ve fan kullanımı işletmelere fayda sağlayacaktır. Bu uygulamaların işletmelerde kuruluş yerlerinin doğru seçilmiş olması ve zamanlanın doğru yapılması ile istenilen etki elde edilebilir.