Toros dağlarında akarsuyun başında konaklayıp piknik yapabilmek için Yörük çadırlarının bulunduğu bölgeyi seçtik.TEMA Vakfı İlçe Gönüllü Sorumlusu ve Yeşilpınar Gazetesi Fahri Muhabiri Musa Ceyhan bu konuda şunları söyledi “Yörük erkekleri çalışmaya gittikleri için bizleri yörük nineleri, anneleri, bacıları birlikte misafir ettiler. Yiyeceklerimizi paylaştık. Çok güzel dostluklar edindik. Türk misafirperverliğinin en güzelini sergilediler. Toros dağlarında yaşayan Yörük kardeşlerimiz Biz Karapınar’lı ailelere saç böreği yaptılar, çay pişirdiler ve yiyeceklerini bizlerle paylaştılar. Dostluğun, barış ve kardeşliğin, sevginin, saygının zirve yaptığı bir zaman dilimini birlikte yaşamanın mutluluğunu tattık.  Ailecek hatıra fotoğrafları çektirdik. Yörük kardeşlerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Yolu düşen bütün Karapınarlı kardeşlerimize tavsiyemiz. Yörük kardeşlerimizle tanışsınlar ve birlikte piknik yapsınlar diyerek Yunus Emre’den dörtlükler okuyarak sözlerini tamamladı.
“Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için, sevgi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim” demiş.
“Gelin tanış olalım, işlerimizi kolay kılalım, sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz”demiş
Türklerin tarih içindeki uzun yolculuklarının zorunlu kıldığı bir hayat tarzı vardır. Türk Boyları, Aşiret ve Oba şeklindeki gruplar halinde, sayıları yüz binlerle ifade edilen koyun ve keçi sürüleri ile Orta Asya'dan Anadolu'ya; Anadolu'dan da Rumeli'ye uzanmışlardır. Osmanlı devletinin iskân siyasetinin ana unsuru Yörüklerdir. 1356 yılından itibaren Rumeli topraklarına yerleştirdikleri Yörüklerle, bölgenin genel nüfus yapısını değiştirmişler, Balkanların, Türk ve İslam karakteri kazanmasını sağlamışlardır. Gururla ve övünçle ifade etmeliyiz ki, devletimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal de, fetihler zamanında, muhtemelen 16. yüzyıl başlarında, Karaman bölgesinden Rumeli'ye gönderilerek iskân edilen Yörüklerdendir. •   Bu gün Türkiye'nin her yerinde, Türk kültürünü özü ve aslı ile yaşayan ve yaşatan Yörükler, Milletimizin birlik ve beraberliğinin sağlanmasında, ırksal fanatizmden ve dinsel ham yobazlıktan uzak kalarak Türklerin eşsiz hoşgörülerinin bir timsali olmuşlardır.