Kişisel Twitter hesabı üzerinden videolu bir paylaşım yapan Davutoğlu, Toros Dağları’nın zirvesinde Sünni bir Yörük – Türkmen obasında doğduğunu belirterek, bugün Taşkent ilçesi olarak bilinen ve eski adıyla ‘pirlerkondu’ olarak anılan bir ilçede dünyaya geldiğini ifade ederek Selçuklu izlerini taşıyan bir yörede doğduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi cumhuriyetin verdiği imkanlarla okuduğunu ve nice makamlara geldiğini belirten Gelecek Partisi lideri, “Kemal Bey bir alevi olarak samimi bir şekilde hislerini ifade ederken ben de bir Sünni olarak ifade edeyim” derken şöyle devam etti:

“13. yüzyıl Anadolu’su Sünnilerin ve Alevilerin, aynı pirlerinin saygı duyduğu bir Anadolu’ydu. Sünniler ve Aleviler için Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’ydi. Benim adını aldığım Hoca Ahmet Yesevi… Hazreti Mevlâna ve Hacı Bektaş-ı Veli, Sünnilerin ve Alevilerin ortak erenleriydi. Kim böldü bizi, kim ayırdı ve nasıl tekrar bu nehirleri birleştireceğiz, bir umman olacağız Anadolu’da?

Evet ben bir Sünni’yim ama Alevi vatandaşlarımızın haklarını korumak, savunmak öncelikle benim görevim. Bir başbakan olarak Hacı Bektaş-ı Veli’de Alevilik üzerine konuştuğumda Alevi vatandaşlarımızın gösterdiği teveccühü hala hatırlarım. Yine ilk kez bir başbakan olarak Erzincan’da bir cemevine gidip bizzat niyaz duası yaptığımda yine o hissi yaşamıştım. Biz aynı engin nehrin kollarıyız. Bir ummana yönelen kolları. Ortak geçmişten geleceğe yönelen kolları. Hacı Bektaş-ı Veli benim de pirimdir, Hazreti Mevlâna gibi…

Onun için Alevi vatandaşlarımız “Hacı Bektaş’ta, Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzuruna, dergahına müze olduğu için ücret ödeyerek giriyoruz. Bunu kaldırsanız başbakanım” dediklerinde Ankara’ya döner dönmez yaptığım ilk iş o olmuştu. Çünkü “Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzuruna para ödeyerek girilmez” demiştim.

“Bir Sünni olarak Kemal beyi çok iyi anlıyorum” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Çünkü ben de bir Sünni olarak bu topraklarda bazen dışlandığımı hissettim. 28 Şubat’ta eşim ve kızlarım başörtüsü dolayısıyla Sünni olarak dışlandılar. Yine ben uluslararası birçok yayına sahip bir akademisyen olarak ideolojik gerekçelerle Türkiye’nin en özgür bilinen üniversitelerinde akademisyenliğe kabul edilmedim. Kemal beye hak veriyorum. Mesele Sünnilik – Alevilik meselesi değil. Mesele karşılıklı kimliklere saygı duyulan bir ortak kültür meselesi. 100 yıl içinde hepimiz acı çektik. Bu acılara son verme vakti geldi.

6 Şubat depremlerinde Sünniler ile Alevilerin aynı enkazın altında kaldığına dikkat çeken Gelecek Partisi lideri, “Elimizi uzattığımızda senin kimliğin ne diye sormadık. Şimdi de Kemal beyin o samimi mesajına cevap mahiyetinde söylüyorum: Sünniler ve Aleviler Türkiye’nin geleceğini inşa ederken siz kimsiniz diye sormayacağız. Biz biriz, biz ortak bir tarihe sahibiz, biz aynı fikirlerin çocuklarıyız, Hak Muhammed Ali’nin yolcusuyuz, 12 imam hepimizin imamı diyeceğiz. Ve birileri aramıza fitne sokmaya çalıştığında ‘dur orada’ diyeceğiz. Yeni Türkiye böyle kurulacak.”