Geçtiğimiz gün Adana’nın Aladağ ilçesindeki bir öğrenci yurdunda çıkan yangında tüm Türkiyeyi derinden etkileyen bir felaketle hayatını kaybeden çocuklarımıza hepimiz yandık. Kimi ihmal dedi, kimi kader dedi. İhmalin kaderi mi olur kardeşim…

Perşembenin gelişinin çarşambadan geldiğini biliyoruz…Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın ateşin nereyi yakacağını biliyoruz…Yine analar ağlıyor…Yine çocuklar…Yine…Yine…Yine…

Toplumun sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için kurallar, yasalar gereklidir. Bunlar olmasa o toplumda kargaşa çıkar, insanlar yaşamlarını rahat bir şekilde sürdüremezler. Karşılaşılan facialar, ihmaller karşısında bunların tekrar yaşanmaması için yasalara yeniden şekil veriliyor. Yaşam şartları yeniden ele alınıp, daha kaliteli bir hayatın en az zararla nasıl devam edebileceği ile ilgili düşünceler ortaya çıkıyor. Bu düzenlemeleri yapmak ve bunların ardında durmak, bu düzenlemelerin yerleştiğinin  takibini yapmak işin kolay kısmı…

Yasa çıkarmak, çağın şartlarına göre bunları yeniden düzenlemek hukuk devletinin en büyük görevlerinden biridir. Peki, vicdan yasası nasıl olacak? Para hırsından gözleri dönmüş insanların vicdanlarındaki yasalar harekete geçecek mi? En az maliyetle daha fazla para kazanma hırsında olan insanlar kendi vicdanlarının yasalarını çıkarmadıktan sonra acılar yaşanmaya, anaların yüreği yanmaya, eşlerin gözlerinden yaşlar akmaya, çocuklar yetim kalmaya devam edecektir.

Edindiğimiz mesleğimizin okulu, üniversitesi var…Öğrendiğimiz, ihtiyaç halinde başvurduğumuz uzmanlık alanlarının okulu var…Fakat vicdanın okulu yoktur…Bizim yaşadıklarımız, içinde bulunduğumuz aile ortamı bizim vicdanımızı da şekillendiriyor. İnsana saygı duymayı, sevgiyi, adaleti, emanete ihanet etmemeyi, vefayı, paylaşmayı  içinde bulunduğumuz ailemizden öğreniyoruz. İşte tüm bunların yanında en önemlisi de vicdanlı olmayı da biz ailemizden öğreniyoruz.

Yeni acıların yaşanmaması için anne babalar evlatlarına verebileceği en güzel eğitim, birlikte yaşadığımız şu dünyada bizden başka başkalarının da yaşam hakkının olduğunu anne baba olarak çocuklarımıza hissettirmek, başkalarıyla olan ilişkilerinde vicdanlarının sesini dinlemeleridir.