Azatlanası Türk İlleri İçin…

(Bu yazı bir istiklal abidesi Hun ilinin (devletinin) büyük kağanı Çi’çi Yabgu’nun fikrinin dimağlardan çıkmaması adına kaleme alınmıştır. Vatan ve milletinin bekası adına mücadele veren nice istiklal neferine ve uğrundaki şehitlere itaf edilmiştir…

Aziz hatıralarına minnetle…)

Tarihi seyir içinde muhakkak bilinir ki Türkler çetin coğrafyalarda, zorlu yaşam şartları altında, çeşitli doğal ve beşeri olay ve olgular içinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bu zorlu yaşam şartları altında varlıklarını sürdürmeye çalışan Türkler zor durumlar karşısında büyük önlemler almışlardır. Dönemin şartlarına odaklı siyasi, ekonomik, beşeri ve birçok nedenden ötürü muhtelif istikametlere yönelen, anayurt topraklarından ayrılıp başka coğrafyalarda yeni devletler kuran veyahut bulundukları topraklardan göç etmeyip burada idamelerini sürdürenler birçok devletin ve toplumlarında örnek aldığı teşkilatçılık kaabiliyetleriyle bağımsızlıklarını korumuşlar ve istikrarlı bir şekilde büyüme ve gelişme metodu izlemişlerdir.

Anavatan topraklarında ve yayıldıkları diğer coğrafyalarda istilalara uğrasalar bile topraklarını ve mal varlıklarını koruma adına önemli savaşlar veren Türkler istiklal ruhunu hep canlı tutmuşlardır. Kendinden olmayan devlet ve milletlerin boyundurluğu altına girmeyi, onlara tabi olmayı reddetmiş, katiyen kabul etmemişlerdir.Tarihte buna şahittir ki, istiklal uğruna daima savaş vermişlerdir. Türk düşüncesinde esarete teslim olmak çok onursuz, aşağılık ve kesinlikle kabuledilemez bir durumdur. Bundan dolayıdır ki, istiklalleri için ne pahasına olursa olsunlar daima mücadele içinde vermişlerdir.

Tarihte varolan ilk Türk topluluklarından, ilelebet payidar kalacak Türkiye Cumhuriyeti Devletine kadar Türkler tarih boyunca istiklal adına amansız mücadelede bulunmuşlardır. Tarih sahnesinde sayısız devlet kuran Türkler dönemin şartlarına odaklı kimi vakit istiklallerini kaybetmişlerdir.

İstiklal uğruna çetin mücadeleler veren Türklerin istiklal adına en önemli hamlesini ve bu hamleyle sembolleşen istiklali yine Türklerin ilk kez bir bayrak altında toplandığı Hun Devletinde rastlıyoruz.

Tarih sahnesinde Türkler ilk defa Hun Devletinin kutlu kağanı Mete Han döneminde bir bayrak altında toplanmışlardır.Mete’nin dillere destan büyük kağanlığı sayesinde devlet büyümüş, millet olma şuuru kazanılmış ve dış güçlere her türlü baskıya karşı muazzam bir mücadele verilmiştir. Lakin zirveye taşınılan bu büyük gücü muhafaza etmekte sonraki gelenler başarılı olmamış ve gerek dış etkenler, gereksede iç çekişmelerle devlet zayıflamıştır. Döneminin hükümdarlık koltuğuna oturan Hu-han-yeh içinden çıkamadığı bir savaşa doğru sürüklenirken taht mücadelesine giriştiği kardeşi Çi-çi Yabgu’ya yenilmemek adına vezirlerininde ısrarıyla Çin  egemenliğine girmeyi talep etmişlerdir.

Hu-han-yeh’in bu isteği büyük tartışmalara yol açmıştır. Tartışmalara rağmen Çin egemenliğine teslim olan Hu-han-yeh Türkün tabiatına aykırı bir durumu inşa ederek utanç verici bir şekilde tarih sayfalarına adını nakşetmiştir…

Kardeşi Hu-han-yeh’le mücadeleye girişen ve Çin esaretini reddeden Çi-çi Yabgu tarihe adını altın harflerle yazdırmış, ilk büyük Türk Milliyetçisi, ilk büyük istiklal neferidir. Çağlar boyunca adı zikredilmese bile düşüncesi Türkün ufkunu kaplamış ve nice zaferler kazanmasını sağlamıştır. Milletine ve davasını sürdüren neferlere ışık tutmuş, istiklal mücadelesinde onlara önder olmuştur.

Tarihteki ilk istiklal mücadelesinin kahramanı Çi-çi, Kardeşi ve Çin devletine karşı giriştiği mücadelesini uzun yıllar korumaya çalışsada bu noktada başarılı olamamışlardır. Çinlilere karşı verdikleri mücadeleyi ancak canlarıyla birlikte kaybetmişlerdir…

Türk Harp Tarihinin muazzam sayfalarına nakşolmuş, istiklal mücadelesinde devleşen bu mükemmellik ötesi baş kahramanların fikirleri Türk Milletinin ufkuna ışık tutmuştur. Gerek Orta Asya’da Türklerin kurdukları diğer Türk Devletleri olsun gerekse göç ettikleri bölgelerde olsun Türkler hiçbir zaman esarete teslim olmamışlar, başka milletlerin boyundurluğu altına girmemişlerdir.  İstiklalleri için çetin mücadeleler veren Türkler, yenilgiye uğrasalar bile bu onların azim ve kararlılığından hiçbir şey eksiltmemiş, aksine daha da şevkli bir şekilde istiklal adına savaş vermişlerdir.( Tarih sayfalarında bunun aksi örnekler azda olsa mevcuttur yukarıda bahsettiğimiz üzre.)

Türklerin zamanın seyri içinde istiklallerini koruyamamalarının ve istiklallerini kaybetmelerini Orhun Abidelerinde, devlet adamlarının devlet yönetimindeki yetersizlikleriyle, Türk Milletine uygun olmayan ve dışarıdan örnek alınan uygunsuz tutumlar, gereksiz iç çekişmeler gibi nedenler verilmiştir. Bugün Türk tarihinin sayfalarına baktığımızda bu nedenlerin yaşandığı hiçbir devletin varlık sahasında idamesini sürdürmediğini ve tarihe karıştığını görüyoruz. Tarih sahnesine yine göz attığımızda görülenlerden biride her devletin  muhakkak bir istiklal kahramanının olmasıdır.

Büyük Hun Devletinin Kahraman Kağanı Çi-çi Yabgu’dan başlayıp, dillere destan akıllardan çıkmayan Göktürkleri yeniden istiklalle şereflendiren tarihin en şanlı ihtilalcisi Kür Şad’ dan, Tu-çi’den, İlelebet payidar kalacak son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar gelmiş tarihe altın saatlerle geçmiş, torunları olmakla iftihar ettiğimiz İstiklal kahramanları  ecdadımızı minnetle, hürmetle yadediyoruz.

Tarihin sayfalarından gün yüzüne yeniden çıkarıp zikretmek ihmali olmayası vazifemizdir. İstiklal denilince muhakkak bilinmelidir, 93 Harbinin efsane ismi NENE HATUN, Moskof Çarlığına amansız mücadele veren güzeller güzeli SÜYÜM BİKE, garip vatanımız Doğu Türkistan mücadelesinde sembol isim DİLŞAD HATUN…ve TÜRKAN HATUN ya ALTUNCAN hele  KARA FATMA , ŞERİFE BACI, KILAVUZ HATİCE…

Türkün efsane olarak nitelendirilecek tarihinin o altın sayfalarında o mübarek isimleri altın harflerle yazılı, istiklal fikirleri dimağımızda kazılı olan aziz atalarımızı bizlere böylesi bir mazi bıraktıkları için daima şükranla, minnetle, hürmetle anacağız, anlatacağız ve hep o ışıklı izde yürüyeceğiz. İSTİKLAL MÜCADELESİ MEFKURESİNİ DİMAGLARIMIZDA SIMSIKI MUHAFAZA EDECEĞİZ!