Tarımsal mekanizasyon araçları, modern üretim teknolojilerinin kullanılması ve işlemlerin zamanında, tekniğine uygun şekilde gerçekleştirilmesi sonucunda; üretimde işgücü verimliliğini artıran, maliyetleri düşüren, ürün kalitesini ve verimini artıran çok önemli bir tarımsal üretim girdisidir. 

Ülkemizde tarımsal mekanizasyonu tarihi ve gelişimiDünyada tarımda makine kullanımı ve tarımsal mekanizasyon alanındaki gelişmeler paralelinde ülkemizde de tarihsel süreçte gelişmeler görülmüştür. Cumhuriyetten önceki yıllarda ilkel metotlarla yapılan tarımsal üretimde genellikle, insan ve hayvan gücünden yararlanılmıştır

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 19'uncu yüzyılın sonlarında meydana gelen enerji devriminin, Türkiye tarımı üzerinde önemli bir etkisi görülmemiştir. Yüzyılın ikinci yarısında makineleşme için sınırlı çabalar gösterilmiş ve bu amaçla ilk önlem olarak bir kısım makinelerin dışarıdan sağlanması öngörülmüştür. 

1924 yılında ise yine Tarım Bakanlığı tarafından 221 adet traktör ithal edilerek üreticilere dağıtılmıştır. Türkiye'de tarım makineleri ile ilgili il k resmi istatistikler 1936 yılında yapılmıştır. Bu sayımda saptanan ilk traktör sayısı bin 308'dir. Daha sonraki yıllarda dünyaekonomisinde meydana gelen ekonomik kriz ve II. Dünya Savaşı'nın yarattığı sonuçlar, Türkiye'de mekanizasyon çabalarını yavaşlatmıştır. 1930'lu yıllarda hayvan pulluğu imalatı ile ufak çapta tarım aletlerinin imalatına başlanmıştır. 1944 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK), Türk çiftçisini mekanizasyon yönünden donatmak, makine sağlamak ve bakım işleri gibi konularda hizmet veren önemli kuruluşlardan biri olmuştur
.
Bu kuruluş, ülkemizin mekanizasyon düzeyinin gelişmesinde önemli katkılar sağlamıştır. TZDK, özelleştirilmeden önce birçok il ve büyük ilçede şubeler açmış, çiftçilere yönelik çeşitli çalışmalarda bulunmuştur. Bu çalışmalar kapsamında "Başak" adlı yerli traktör üretiminin yanı sıra, çok çeşitli tarım makineleri imalatı yapmış olan TZDK, 2003 yılında özelleştirilmiştir. 1949 yılında Marshall yardım programı ile birlikte tarım makineleri varlığında bir artış sağlanmıştır. Örneğin; 1949 yılında 11 bin 729 olan traktör sayısı 1952 yılında 31 bin 143'e yükselmiştir.
.2003 Yılında 997 bin civarında iken 2012 yılında 1,172,000 adete ulaşmıştır.2015 yılında ise bu rakam 1.700.000'e ulaşmıştır. Yaklaşık bu veriler gösteriyor ki her çiftçinin kapısında en az bir adet traktör bulunmaktadır.

Mevcut teknolojik şartların gelişmemiş olması, yan sanayinin yetersizliği, çiftçi alım gücünün genelde düşük olması, sermaye eksikliği, talebe bağlı üretim gibi birçok nedenden ötürü ileri teknoloji gerektirmeyen, ağır insan iş gücünün yerini 
alabilecek, münferit operasyonları yapabilecek basit ve ucuz tarım makineleri 
imalatı 70'li yıllarda söz konusu olmuştur. Hatta bu dönem içinde 50'li, 60'lı 
yılların teknolojik gelişmelerini ihtiva eden tarım makinelerinin kullanımı 
oldukça yaygındır. 
Bu dönemlerde kopya üretim, en geçerli ve kolay teknoloji transferi olmuştur. 
 Ancak kopya üretim bile ileri teknoloji ihtiva etmeyen, daha basit makinelerden öteye geçememiştir
2000 Lİ YILLARDAN SONRA devlet destekleri artmıştır.Çiftçilerin ve çiftçilere makine tedarik eden tarım makinaları sanayi açısından büyük önem taşıyan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında Makine ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Programı, 2015 yılı itibariyle sona erdi. 2007 yılında uygulamaya başlanan Kırsal Kalkınma Makine ve Ekipman Destekleri, özellikle 2009 yılından itibaren sektöre kayda değer bir ivme kazandırdı, program kapsamında 8 yılda yaklaşık 1,1 milyar lira hibe desteğine ulaşıldı.Ülkemizde 1 traktöre düşen alet ekipman sayısı   5,2 dir.

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın değerlendirme raporlarında övgüyle anlatılan ve çok başarılı görülen Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamındaki Hibe Makine-Ekipman Destekleri Programı'nın kaldırılması bu desteklerin ağırlıklı olarak sulama sistemleri ve ahır yapımına kaydırıldığı gözlenmektedir.TKDK bünyesinde bitkisel ürünlerin çeşitlendirilmesi kapsamında %65 e yakın hibeler proje karşılığı üreticilere verilmektedir