Eylül

Ellerimde biriktirirdi yeni kitapların kokusunu

Saçlarımı tarardı bir deli rüzgar

Bir deli rüzgar gezdirirdi parmaklarını

Kaldırımlara bir sevinç düşürürdüm

Gülüşlerim toplanırdı çocuklar tarafından

Sonra inerdi  akşam yavaş yavaş

Eylül

Şarkı söylerdi ağaçlardan seni anarak

Ekim

Açılmazdı artık göklerin koyu perdeleri

Bir yağmur yağardı sonra eflatun akşamlardan başlayarak

Susardım boyumdan büyük susardım

Sanarsın koca bir adamdım

Ne garip olurdu susturamadığım kalbimin dilime düğüm olması

Bir bilsen içimde kaç şiir  kendi tabutunu  sırtında taşırdı

Bilmezdin içimde beni terkeden kelimeleri

Bilmezdin içimde ölenleri

Ekim

Kalbimde bir köydü göçe zorlanan

Kasım

İsminin ağaçlarda beni son kez karşılamasıydı

Anmasıydı alıç ağaçlarının bir kez daha

Pürüzsüz, yalın...

Ağlayan bir çocuk olabilirdim ben birazdan

Birazdan kendi yalnızlığına kaçan

Oysa hiç bir kitap öğretmedi bana

Yeni baharların sen olmadan kaç günde geleceğini

Veya baharların artık gelmeyeceğini

Kasım

Yerlere serilen soğuk bir yalnızlık gibiydi

Üşürdüm sırılsıklam üşürdüm.

İbrahim BİRGÜL/GÜZ 2021