Herkesi sevmek zorunda değiliz, fakat iletişim içinde olduğumuz insanlara karşı saygı göstermek zorundayız…
Forest Carter'ın "Küçük Ağacın Eğitimi" adlı kitabında Küçük Ağaç adlı Kızılderili bir çocuğun dedesi tarafından nasıl eğitildiği anlatılır. İbret alarak okuduğum birçok eğitim bölümünden sadece birini sizlerle paylaşmak istedim. Hikaye şöyle:
Dede, Küçük Ağaca yaban hindisinin nasıl avlanıldığını öğretiyor. Dede giderek derinleşen üstü dallarla örtülü, hindinin boyundan alçak bir tünel kazarak tüneli derin bir çukura bağlar. Toprağın yüzeyinden tünelin içine doğru mısır taneleri serpiştirir. Yaban hindisi başını eğip taneleri yiye yiye tüneli geçer ve çukura girer. Başını kaldırır, çukurun üstü açıktır, ama çukur derindir. Hindinin tek bir çıkış yolu vardır, başını eğip geri geri gitmek…Ancak hindi başını eğmeyi akıl edemediği için çukurdan çıkamamaktadır. 
Küçük Ağaç dedesine, hindinin kafasını eğip de niçin tünelden dışarı çıkmadığını sorar. Dedesi de "Hindi kendisini herkesten üstün gördüğü için, öğrenebileceği yeni şeyler bulunduğuna inanmadığı için alçak gönüllülük gösterip başını eğmedeği için çukurdan çıkamıyor." der.  
  Bizler büyük küçük demeden birbirimize saygı göstermemiz gerektiğine inanırız. Fakat nedense çoğumuz da saygıda kusur etmekten kendimizi alamayız. Bugününün olduğu gibi yarınının da mutlu geçmesini isteyenler herkese saygı göstermesi gerektiğine inanmalıdır. İnsanın eşine saygısı yoksa o ailede huzursuzluk eksik olmaz. İnsan çocuğuna saygı göstermezse onun da kendisi gibi yetişmesine neden olur. İnsan eşine ve çocuğuna nasıl davranıyorsa o ortamdaki çocuğun davranışları da aynen öyle olacaktır. Çünkü çocuğun kendisine model aldığı ilk kişi kendi ailesidir. 
Çoğumuz çok şeyi bildiğimizi zannederiz. Hatta bazılarımız daha da ileri giderek bilmediklerimizi dahi bildiğimizi söyleriz. Bir müdür düşünün, sürekli saygıdan hatta kendisinin de insanlara çok saygılı olduğundan bahseder. Fakat her ne hikmetse, yanında çalışanını takip ederek en küçük hatasında onu hemen azarlar. Bir öğretmen, öğrencisinin en küçük yanlışında onu hemen azarlar. Doktor hastasını, polis vatandaşı azarlar. İnsanlar hata yapabilir. Fakat hatalı davranışla kişinin kendisini birbirinden ayırmak gerekir. İnsanların hatalı davranışlarını eleştirebiliriz; ama onların onurlarını kıracak kişiliğini zedeleyecek davranışlara asla başvurmamalıyız. 
Kimimiz öğretmen, kimimiz doktor, kimimiz hakim, kimimiz kasap, kimimiz manav, kimimiz ayakkabı boyacısı… Bizler içinde yaşadığımız toplumun yapı taşlarını oluşturan bireyleriz. Her mesleğin kendi içinde bir saygınlığı vardır. 
Onurlu insan olabiliriz; fakat "Ben senden daha onurluyum." diyemeyiz. İnsanların meslekleri, bulunduğu konum farklı olabilir; fakat asla unutulmamalıdır ki insan onurunun birbirinden üstünlüğü yoktur.