Acımasızca, hunharca katledildi…İlerde hayat ona ne sürprizler hazırlamıştı, onu bilemesek de şunu biliyoruz, gencecik henüz hayatının baharında bir yavrumuzu daha ne yazık ki acı bir şekilde kaybettik…Hepimizin içi acıdı…Yüreğimiz yandı…

Yaşanılan bu vahşetten hepimiz farklı etkilendik…Kimimiz birbirimizi suçlayarak kendi siyasi görüşlerimize pay çıkarmaya çalıştık…Kimimiz yasaların yetersiz olduğundan şikayet ettik…Kimimiz “idam” geri gelsin dedik…Bazıları da sosyal medyada “kopyala, yapıştır” yöntemiyle “çok acılı (!)”olduğunu  anlatan resimler  yazılar paylaştıktan iki dakika sonra birbirlerine “oyun” istekleri göndererek bu olaydan ne kadar üzüntü(!) duyduklarını inandıklarımız(!) oldu…

 Bizler her ne kadar “Seni unutmayacağız!”desek de, biz bugüne kadar neleri unutmadık ki! Şu anda saysak belki de söylemeye zaman yetmeyecek olayları acıları unuttuk…

 Bir yerde bir yangın var…Tüm itfaiyeciler oraya koşuyor...”Evet ya burada büyük bir yangın var…” deyip bizim yangın söndürücüler  kendini güvenlikli bir yere alıyor…Yangınla ilgili konuşmaya başlıyorlar….Bu arada kendi aralarında da anlaşmazlık çıkıyor…Herkes kendine göre düşüncelerini söylüyor, fakat bizim itfaiyeciler birbirlerini dinlemiyorlar…İş yangından çıkışıyor…Anlaşmazlık sürüp gidiyor…Peki yangına ne oldu? Ne olacak, “Ateş yine düştüğü yeri yaktı…” 

Ateşin düştüğü yerde canı gitmiş, yüreği yanmış o anne baba ekran karşısına çıktı…Öyle bir konuşma yaptı ki, bu konuşma bizim yangın söndürücülerin ağızlarından çıkan konuşmadan çok farklıydı…Onlar yüreklerinden konuştular…Herkese de şu mesajı verdiler…”Bir şeyler değişecekse, bizim için olmamalı…Herkesin iyiliği için olmalı…Bir şeyler yapılacaksa öfkeyle olmamalı…Sevgiyle olmalı…Ağzımızla konuşmadan önce beynimizle düşünmeliyiz…O acıyı yüreklerinde yaşayan anne babanın sağduyu mesajından çıkaracağımız çok dersler olduğunu düşünüyorum…