Herkesi sevmek zorunda değiliz, fakat iletişim içinde olduğumuz insanlara karşı saygı göstermek zorundayız…

  Bizler büyük küçük demeden birbirimize saygı göstermemiz gerektiğine inanırız. Fakat nedense çoğumuz da saygıda kusur etmekten kendimizi alamayız. Bugününün olduğu gibi yarınının da mutlu geçmesini isteyenler herkese saygı göstermesi gerektiğine inanmalıdır. İnsanın eşine saygısı yoksa o ailede huzursuzluk eksik olmaz. İnsan çocuğuna saygı göstermezse onun da kendisi gibi yetişmesine neden olur. İnsan eşine ve çocuğuna nasıl davranıyorsa o ortamdaki çocuğun davranışları da aynen öyle olacaktır. Çünkü çocuğun kendisine model aldığı ilk kişi kendi ailesidir.

Çoğumuz çok şeyi bildiğimizi zannederiz. Hatta bazılarımız daha da ileri giderek bilmediklerimizi dahi bildiğimizi söyleriz. Bir patron düşünün, sürekli saygıdan hatta kendisinin de insanlara çok saygılı olduğundan bahseder. Fakat her ne hikmetse, yanında çalışanını takip ederek en küçük hatasında onu hemen azarlar. Bir öğretmen, öğrencisinin en küçük yanlışında onu hemen azarlar. Doktor hastasını, polis vatandaşı azarlar. İnsanlar hata yapabilir. Fakat hatalı davranışla kişinin kendisini birbirinden ayırmak gerekir. İnsanların hatalı davranışlarını eleştirebiliriz; ama onların onurlarını kıracak kişiliğini zedeleyecek davranışlara asla başvurmamalıyız.

Kimimiz öğretmen, kimimiz doktor, kimimiz hakim, kimimiz kasap, kimimiz manav, kimimiz ayakkabı boyacısı… Bizler içinde yaşadığımız toplumun yapı taşlarını oluşturan bireyleriz. Her mesleğin kendi içinde bir saygınlığı vardır.

Onurlu insan olabiliriz; fakat “Ben senden daha onurluyum.” diyemeyiz. İnsanların meslekleri, bulunduğu konum farklı olabilir; fakat asla unutulmamalıdır ki insan onurunun birbirinden üstünlüğü yoktur.