Öğretmenlik insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir. Hz. Âdem’den günümüze hep birileri öğretmenlik yapmıştır. Ürünü insan olan ve başlı başına bir amaç olmaktan öte, insanları gayelerine ulaştıran bir vasıta olarak görüyorum öğretmenlik mesleğini.

Öğretmen kimine göre çocuk bakıcısı, kimine göre yılda 180 gün çalışıp 185 gün yan gelip yatan, kimine göre ilim kapısının anahtarı, kimine göre sıradan bir memur bu benzetmeleri daha da çoğaltabiliriz. Peki, bizim için öğretmen bunlardan hangisi?

Üniversiteye ilk gittiğimde Kayserili bir arkadaş ile tanıştım. Onun ailesindeki öğretmenlik anlayışını sizinle paylaşmak istiyorum. Arkadaşımı önce ticarete alışsın diye bir esnaf dükkânına yerleştirmişler. Bir müddet devam eden arkadaşıma esnaflık yapamaz tanısı konmuş. Bunun üzerine babanın vermiş olduğu tepki oldukça değişik;

- Oğlum sen adam olman hiç değilse öğretmen ol!

Duyduğumda çok garibime gitmişti. Evet, esnaf olamazsan öğretmen ol. Bizi zaten bu küçümsemeler mahvetti. Ama bu görüşe sahip insanların yanıldıkları bir nokta var. Kötü bir esnaf kendine zarar verir, en fazla iflas eder, kötü bir öğretmen tüm toplumu etkiyebilir. Sonuçta doktor, avukat, hâkim, başbakan, cumhurbaşkanı bizim ellerimizden geçmekte.

Bu yanlış algı öğretmenlik camiasındaki bazı kişilerde de var. Kimi ayın on beşi için çalışıyor, kimi mesai bitsin diye dersleri savsaklıyor, kimi çalışma süresine yakın rapor alıyor. Öğretmenliğe ilk başladığımda ücretli görev yapan bir arkadaşım “devlet bana tam para versin bende ona göre çalışayım” demişti. Yorumu size bırakıyorum.

Bence öğretmen; Hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar İNANÇLI, geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar ÜMİTLİ, doğru bildikleri için mücadele edebilecek kadar CESARETLİ, insanları karşılık beklemeden SEVEN, gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilecek kadar SABIRLI, en kötü halinde bile Allah'dan razı olabilecek kadar ŞÜKÜR sahibi olabilen kişidir.

Atatürk gibi ileri görüşlü biri boşu boşuna; "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." dememiştir. Öğretmenlere büyük bir sorumluluk ve değer vermiştir.

Unutmayalım ki: "Gül göreceksin dikenler arasında şaşırma; gülleri derlemeye bak dikenlerle uğraşma!" Hz Mevlana