Sayın çok kıymetli okuyucularım bugün de köşe yazıma kısa bir şiirle başlamak istiyorum.
"Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün,
Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün,
Güller gülerek sesleniyor bülbüllere,
Susun, susarak doğayı görün"
Hz.Mevlana
Bir Kızılderili reisinin ABD Başkanına yazdığı mektupdan kesit
"TOPRAK İNSANA DEĞİL, İNSAN TOPRAĞA AİTTİR."
" Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilirsiniz ya da satabilirsiniz? Bunu anlamak bizler için çok güç. Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, ak kumsallı kıyılar, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerinin bir parçasıdır. Ormanların, ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımın anılarını taşır. Biz buna inanırız. Beyazlar için durum öyle değildir. Bir beyaz ölüp, yıldızlar evrenine göçtüğü zaman, doğduğu toprakları unutur. Bizim ölülerimiz ise doğduğu toprakları unutmaz. Çünkü Kızılderili, gerçek anasının toprak olduğunu bilir."
05 Aralık Bugün,Yarını Düşünenlerin Günü, Dünya Gönüllüler Günü ve Dünya Toprak Günü'nü yürekten kutluyorum. Gönüllülük esasına dayalı insanlarımıza saygı duyuyorum.
SEVGİ VE BAŞARI
Kalbinde sevgi barındırmayan kimse, kendisini de sevmiyor demektir. Kendisiyle de barışık değildir. Kendisini bile sevmeyen bir kimsenin ise başkalarını sevmesi düşünülemez. Kendisiyle barışık olmayan insan, başkalarıyla da sürekli kavga içindedir. Dahası, ruhundaki sevgi ve barış boşluğu nefretle dolar. Kendisini sevmeyen de sevmediği kimsenin, yani kendisinin başarılı olmasını ister mi?
Unutmayınız ki her insan, ALLAH tarafından yaratılmıştır. Hepsinin bir yaratılış nedeni vardır. Hiç biri gereksiz yere yaratılmış değildir. Öyleyse en azından Tanrı'nın hatırı için onun kullarını sevebilmeliyiz. 
Yunus Emre'nin dediği gibi " Yaratılanı severim, yaratandan ötürü" ya da Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü"
Kaldı ki sadece insan değil, sevilecek olan. Şu güzelim çiçekler, çimenler, şu kuşlar, kuzular, şu dağlar, ırmaklar, ovalar, yaylalar, koylar, sahiller, gün doğumu, gün batımı, ağaçların kokusu gibi aklınıza gelebilecek tüm güzellikler. Bunları da yeterince sevebiliyor ya da sevmeye vakit bulabiliyor muyuz acaba? Ya da sevmesini daha da fazlasını sevmesini biliyor muyuz.? Bunlardan alınması gereken sevinç ve neşenin, huzur ve mutluluğun ne kadarını alabiliyoruz? Çünkü başarı, bunları sevmekle doğru orantılıdır. Kendimizi ve diğer insanları, doğayı sevmiyor veya az seviyorsak, söylermisiniz, ne için başarılı olmaya çalışacağız ki? Çalışacağımızı varsaysak bile başarımızın derecesi ne olacaktır? Sevgisizlik, iç dünyamızı karartıp, başarımızı zorlaştırmayacak mı? Bütün bunları bilmek gerekiyor. Sadece bunları mı? Bakın 15. yüzyıl düşünürlerinden Paracelsuz, ne diyor:
" Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şey anlamayan, değersizdir. Ya anlayan? O tam sever, hem bakar, hem görür. Bir şeyde ne denli çok bilgi varsa, o denli büyük sevgi vardır. Tüm meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını sanan biri, üzümler hakkında hiçbir şey bilmiyor demektir"
SEVGİ VE BİLMEK
Evet, bilmek!.. Her şeyin başı sağlık ama sağlığımızı korumak da bilmekten geçiyor. Toprağı korumak, çevreyi temiz tutmak bilmekten geçiyor. Nasıl koruyacağımızı bilmezsek, sağlığımızı koruyabilir miyiz? İnsanın kutsal bir varlık olduğunu, insanın insana lazım olduğunu, yeryüzünün ancak insanlarla güzelleştiğini bilmezsek insanın önem ve değerini kavrayıp, onu sevebilir miyiz? Demek ki her şey bilmekle başlıyor. Bu her şeyin içine sevgi de girmekte. Yine demek ki ne denli bilirsek, içimizdeki sevgi de o denli yoğunlaşacaktır. Kaynak Salim Koçak'a ait " Ağaç Yaşken Doğrulur" kitabından
Yunanlı bir bilge " Doğduğun gün sen ağlıyordun, herkes gülüyordu; Öyle bir hayat geçir ki öldüğünde, herkes ağlarken sen gülüyor ol" demiş. Çok kıymetli okuyucularım eğer yaşamın tadını çıkararak yaşamışsak, az ya da çok yaşamın anlamı üzerinde düşünebilmişsek, kendimizi, yakınlarımızı, dünyayı keşfedebilmişsek, çalışkan ve üretken olmuşsak, kendimiz için, sevdiklerimiz için, ülkemiz için, dünya insanlığı için faydalı bir şeyler yapabilmişsek, insanları, hayvanları, doğayı sevebilmiş isek, okuyarak yeni şeyler öğrenmiş, öğrenmekten haz duymuş isek, insanlarla iyi geçinebilmiş isek, siz karşılığını almak için vermeseniz bile, birilerine verdikçe yaşamda size verecektir. Hiçbir iyilik, hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacağına inanıyor. Saygılar sunuyorum.