Dostlarım bu hafta sizlerle Türk kültür hayatına büyük katkılarda bulunmuş, Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde öğretim üyeliği yapmış, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünde bulunarak Türk tarihinin aydınlanmasına çok büyük katkılar sağlamış bir kişi olan değerli hocamız Prof. Dr. İsmet Miroğlu'nun (1944 - 1997) sağlığında yayınlamış olduğu bir mesajı paylaşacağım.
Ey Türk milleti!
      Bugün aziz vatanımız, dış düşmanlarımız ve onların içerideki işbirlikçilerinin sistemli ve devamlı faaliyetleri neticesinde manevî buhranlar, siyasî sarsıntılar, ahlakî ve iktisadî sıkıntılarla karşı karşıya bulunmaktadır. Osmanlı Devleti'nin çöküntü devrinde bile Türk cemiyeti millî birlik şuuruna, sosyal denge ve ahlakî yüksekliğe sahipti.
      Türk milleti bugün bozguncu yabancı tesirler ve bu tesirler ile kökünden kopmuş aydınlar yüzünden bunalımlara ve ızdıraplara düşürülmüştür. Tıpkı geçmişte olduğu gibi..
Ey Türk milleti! 
Sen tarihin boyunca, sarsılmaz bir imanla, tek bir Allah'a inandın. Hak, adalet ve insanlık idealleri uğruna oluk oluk kan akıttın. Böylece üç kıtayı ve özellikle Anadolu'yu ecdad şehitlerin ziyaretgâhları ile doldurdun. Büyük ve cihangir hakanlarına, yüksek devlet, ilim ve fikir adamlarına inanarak haşmetli bir tarih yaptın. O devirlerde bu  rehberlerin ile senin aranda tam bir iman ve fikirliği vardı. Bu şuur ve inançla Doğu'dan Batı'ya, Güney'den Kuzey'e pek çok diyarlara ve çeşitli milletlere adalet, din, hürriyet, medeniyet ve insanlık götürdün. İnsan idealleri ve manevî temeller üzerine kurulu dünya çapında bir devlet kurdun. Böylece maddî ve manevî bütün kuvvetlerini birleştirerek milletlerin kalbini fethettin.
Ey Türk milleti!   
   Nihayet asırlar geçti, devirler değişti; sen medeniyet ve teknik üstünlüğünü kaybettin. Her kemalin bir zevali vardır. Yüzyıllar boyunca Haçlı  saldırılarına uğradın; onları İznik, Eskişehir, Konya ve Mukaddes topraklarda karşıladın. Rumeli'ne ayak bastığın günden beri devamlı Haçlı istilâlarına uğradın. Vatanını korumak ve tehlikeyi uzaklaştırmak gayesiyle onları Edirne, Kosova, Niğbolu, Varna ve Belgrad'da mağlup ettin. Viyana kapılarına kadar dayandın. Sonunda sen takibe uğrayan Sakarya'ya kadar geriledin. Birçok mağlubiyetlere uğradın, birçok ülkeler kaybettin; sel gibi kanını akıttın. Üç kıta üzerinde fetihlerde bulunurken şefkat, merhamet ve adaletin ile düşmanlarını dahi hayran bıraktın. Fakat geri çekilirken benzeri görülmemiş zulüm ve vahşetlerle doğrandın. Bu yenilgilere rağmen sen asli cevherini, ahlakî ve manevî değerlerini koruduğun için savaş meydanlarında kahramanlık destanları yazıyordu. Böylece manevî gücüne inanarak niha'i mağlubiyeti asla kabul etmedin. 
 Ey Türk milleti!
   İşte seni savaş meydanlarında yıkamayanlar seni sen yapan değerlerini hedef aldılar. Sinsi ve şeytanî metodlarla milli şuurunu bizzat kendi evlatlarının eliyle tahrip yoluna girdiler. Gafil, cahil ve şöhret düşkünü bir aydın zümresini kendilerine müttefik, ilericilik - gericilik safsatalarını da sahte bir ideal yaparak yeni nesli birbirine düşürdüler; halk ile aydınlar arasında uçurumlar meydana getirdiler. Bu gaflet ve alet zümresiyle senin dinini, mukaddesatını, tarihini, edebiyatını, dilini, ahlâk ve ananelerini yıktılar. Dahası bu tahribatı ilericilik, medenilik ve çağdaşlık olarak gösterdiler. Böylece seni şaşkınlığa uğrattılar. Bugün karşılaştığı fikri ve ahlaki çöküşün, siyasi ve ekonomik sarsıntıların sebebi budur. Yapılan manevi tahribat o kadar derindi ki, artık bilim bile senin meselelerinde hakemlik yapamaz hale gelmiş, bilim ve sağduyu yerine taassup ve safsata hâkim olmuştur.
      Böylece manevi gücün, milli şuur ve birliğin, ilericilik safsatalarıyla sarsılınca içeride kuvvetin, dışarıda da itibarın zedelenmiştir. Batılaşacağım diye kendi değerlerine sırt çevirdin. Aşağılık duygusuna kapıldın. İlmin, fennin, yüksek teknolojinin değil Avrupa'da, Çin'de bile olsa alınması gerektiği emrini unuttun. Körü körüne bir Avrupa taklitçiliğine yöneldin. Taklitçiliği bile beceremedin. Hâlbuki sana Avrupa'nın sadece ilim, fen ve yüksek teknolojisi lâzımdı. Bu konuda da aldatıldın ve uyutuldun. Daha da acısı kendini şarktan ve İslâm dünyasından ayırdın. Böylece yüzyılların birikimi olan tarihî mimarisi ve liderlik mevkiini ısrarla inatla kendi eliyle zayi ettin. Bunun sonucunda Şarkın efendiliğinde Garbın yamaklığına düştün.
Ey Türk milleti!
   Kültür tahribatı ile seni Avrupalılaştırma cazibesine kaptıran Avrupa'yı ruhsuz bir ceset halinde teslim etmek gafletini gösterenlere dikkat et! Aziz vatanımızı ve milletimizi bölmek için kol gezen ajanların, provokatörlerin, tahrikçilerin ve bozguncuların haberlerine, yorumlarına telkinleri aldanma! Sen bu aldanmışlık yüzünden koskoca bir devletin kaybettin. Çok ağır zulüm ve işkencelere maruz kaldın. Kendi öz vatanında esir muamelesi gördün. Saf e temiz bir millet olduğun için aldatılmaya müsaitsin. Bu senin zaafındır. Sen ne çektinse sende senden olmayıp, sendenmiş gibi görünenlerin yüzünden çektin ve çekeceksin. Sendenmiş gibi görünenlerin seninle olan benzerlikleri sadece isim benzerliğidir.