Biliyorsunuz genelde köşe yazılarımda çevre konularına değinerek, dünyanın gündeminde olan ve çevre kirliliğinin son yıllarda hızla artması sonucu çevre konusu dünya gündeminin ilk sıralarına yerleşmiş olmasıyla buna bağlı olarak meydana gelen küresel ısınma, iklim değişikliği sorunu da kendini hissettirmeye başlamış; düzensiz yağışlar, tusunamiler, sel ve su taşkınları, heyelanlar, aşırı sıcaklar, kuraklık ve iklimlerin değişmesi, ozon tabakasının delinmesi gibi faktörler tüm dünyada etkisini göstermeye başlamıştır.
Herkesçe bilinen Hava, Su,Toprak,Ormanlar yaşam kaynağımız olduğu gibi tüm canlıların yaşayabilmesi için hayati öneme sahiptir. Son yıllarda sanayi ve teknolojinin gelişmesi, hızlı nüfus artışı ve şehirleşme sonucu çevre kirliliği tüm dünyada hızla artmakta, birçok bitki ve hayvan türünün de yok olmasına sebep olmaktadır. Bununla beraber sınırsız zannedilen doğal kaynaklar hızla tükenmekte, çılgın tüketim alışkanlığı ve israf yüzünden yüz binlerce insan sefalet içerisinde yaşamakta ve dünyada şimdiden birçok ülke gıda ve su sıkıntısı çekmektedir. Her taşında bir sır gizli olan tabiat, bir avuç toprakta sayısız canlıyı barındırmaktadır. Ne yazık ki, insanoğlu farkına varmadan elindeki kaynakların yok olup gitmesine seyirci kalmaktadır. Henüz vakit varken, çevre adına atılacak yararlı ve faydalı her adım, geleceğimizin garantisi olacaktır. BAŞKA TÜRKİYE YOK, BAŞKA DÜNYA YOK Dünya nüfusuna her yıl 80-90 milyon insan eklenmektedir. Yanılmıyorsam 1950 yılında dünya nüfusu 2.5 milyar iken 1990 yılında 5.6 milyar, 2030 yılında 8 milyara yaklaşacak. İşte gelecek nesillerimiz için, insanlarımız acaba bu yazılarımdan hisse alırda havasını, suyunu, toprağını, çevresini temiz tutup, korumaya azami gayret gösterir mi diye hep yazıyorum.
Cenap Şahabettin'in güzel sözlerinden " Ne bütün varını yiyip ölmüş vardır, ne her fikrini söyleyip susmuş" " Gençliğe çok kusur bağışlanabilir. Çünkü kendini düzeltmeye vakti vardır." Ben de diyorum ki dünyanın bu kötü gidişini düzeltmeye vaktimiz vardır. Keşke demeden biran evvel düzeltmeliyiz. Peygamberimiz Muhammet Mustafa (S.A) " Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizde fidan varsa dikiniz" dememiş mi? Bu sözden ders çıkarmalıyız.
Orman Yüksek Mühendisi Turhan Günay'ın İslam ve Kur'an'da ağaç, yeşil ve toprak kitabını okuduğumda sayın kıymetli okuyucularım inanın çok etkilendim ve okuduğum bilgilerin birazını siz kıymetli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Bu kitabı da başından sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyorum.
Şüra: 30'da başınıza gelen bir musibeti, kendi ellerinizle kazanırsınız.
" Bitkiler ve ağaçlar (Yaradan'a) secde ederler." Rahman:6
Yüce Allah (C.C.) nın özenerek-bezenerek ve özelliklede biz kulları için yarattığı ve cennetle bir tuttuğu ve bir anlamda kutsadığı yeşil dünyayı yakıp yıkarak sonuçta bir kucak odun, bir tutam ot ve bir avuç toprağa ve bir damla suya hasret kalmak ve güzelim cenneti tam anlamıyla cehenneme çevirmek Allah (C.C.) nın kendisine yeryüzünde "Halife" olarak kıldığı ( Bakara:30, vb.) ve melekleri önünde "Secde" ettirdiği ( Sad: 71-74, Isra:61, Kehf:49) biz insanlara ve hele Müslümanlara hiç yakışıyor mu? Şühesiz asla.
" Yedi şey vardır ki, kişi kabirde bile olsa, ondan hasıl olan sevap devamlı olarak kendisine ulaşır.; Öğretilen ilim, halkın yararlanması için akıtılan su, dikilen ağaç, inşa edilen mescid, okunmak üzere bağışlanan Kur'an ve iyi terbiye edilmiş evlat.
"Her kim boş, kuru ve çorak bir yeri ihya edecek olursa, bu amelinden dolayı Allah tarafından ödüllendirilir, insan ve hayvan ondan yararlandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır"
" Bir Müslüman ağaç diker de onun meyvesinden ve yaprağından insan, hayvan ve kuşlar yiyecek olursa, yenen şey, ağacı diken için bir sadaka olur."
" Her kim yerine yenisini dikmeden bir sedir ağacını kesecek olursa Allah ona cehennemde bir ev yapar"
"Göklerde ne var, yerde nevar (hepsi) Allah'ı tesbih ( ve tenzih) etmektedir. Mülk O'nun, hamd O'nun, O, her şeye hakkıyla kadirdir"
" Andolsun asra ki muhakkak insan kati bir ziyandadır."
İşte ziyanda olduğumuzun görüntüsü: " Dünyadaki su kaynakları, küresel ısınma kaynaklı yetersiz yağışlar, aşırı buharlaşma, mevcut su kaynaklarının israf edilerek tüketimi ve kirletilmesi nedeniyle hızla azalıyor. Bu nedenle, 2025-2030 yıllarına gelindiğinde 2 milyar, 2050'de ise 7 milyar kişinin susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre günümüzde 1,1 milyar kişi, sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor. Su yetersizliği ve kirli sulardan kaptığı hastalıklar yüzünden her gün 3 bin 800 çocuk hayata veda ediyor." Su ve yağış olmadığı takdirde çölleşme tehlikesi önümüze gelmiş olacak o zaman da hem susuzluktan ve hem de gıda noksanlığından yeterli beslenememekten insanlar ve diğer canlılar yaşamlarını sürdürebilecekler mi? İşte dünyanın gündemi ve sorunu bu. İnsanoğlu da yaşamını düzeltmez ise, bu tür olayları görmezden, duymazdan gelir ise vay halimize. Allah sonumuzu hayırlı etsin. DÜNYA'MIZ VE TÜRKİYE'MİZ ÇÖL OLMASIN " Bir dikili değil 7 dikili ağacı olmalı herkesin, yaşamak ve yaşatmak için." Saygılarımla