İyi bir süt verimi için Rasyonların titizlikle düzenlenmesi hem işletmedeki hayvanların sıcaktan daha az zarar görmelerini sağlayacak hem de üretimde oluşacak kayıpları önlediği için işletme kârlılığını arttıracaktır. Bu dönemde beslemeye ilişkin pratik olarak bazı düzenlemeler yapılmalıdır.
Çevre sıcaklığı yükseldikçe kuru madde tüketimi azalmakta ve hayvanlar kendileri için gerekli besin maddelerini yeterli düzeyde alamadıkları için de süt verimleri ciddi anlamda düşmektedir. Sağmal hayvanlarda doğrudan güneş ışığına maruz kaldıklarında ve esinti olmayan havalarda ısı stresi artar. Sıcak havalarda kaba yem kalitesinin düşmesi hayvanların yem tüketimini de düşürmektedir. Bu sebeple kalitesini yitirmiş kaba yemler hayvanlara verilirken dikkatli olunmalıdır. 
Stres altındaki hayvana yonca gibi yaz aylarında yetişen baklagil otlarını vermek, mısır silajından yararlanmak daha doğru bir yaklaşımdır. Ayrıca rasyonun kaba yem / karma yem oranının iyi dengelenmesi gerekir. Rasyondaki kaba yem oranı düşürülerek, karma yemin oransal olarak arttırılması bu dönemde yem tüketimini arttırmak ve oluşan enerji açığının giderilmesinde ilk akla gelen düzenlemelerden birisidir. Ancak yem tüketiminin düşmesinin esas nedeni selülozun fermentasyonu sırasında vücut ısısının artmasıdır. Bu süreçte sığırların kaba yemi ayırıp kesif yeme aniden yönelmesine dikkat edilmelidir. Çünkü asidoz şekillenebilir. Yemleme zamanları hayvanların rahat yem tüketebilecekleri serin saatlere alınmalıdır. Hayvanlar için yaşamsal önemi olan su, temiz ve elverdiğince serin olmalı ve hayvanların her istediklerinde ulaşabilecekleri bir yerde sürekli bulundurulmalıdır. Sıcak stresi altındaki hayvanların terleme yolu ile attıkları mineral madde miktarlarında görülen artışları minimum düzeye indirmek için rasyonlara sodyum bikarbonat gibi tampon etkili maddeler girilmesi önem kazanır.
Isı stresi ve sıcak havalarda üreme performansı düşer. Sığırlarda kızgınlık göstermede azalma olur. Yetersiz enerji alımı ve yüksek yaşam payı ihtiyacı yüzünden oluşan bu durumda üreme dokularına kan akışı yavaşlar. Üreme performansında azalmalar görülür.
Normal sıcaklıkların altındaki sıcaklıklarda hayvanlarda hipotermi gelişmeye başlar. Metabolik ve fizyolojik aktiviteler yavaşlar. Bu durumlarda meme başları dondan zarar görmeye başlarlar. Hipoterminin ilerlemesi durumunda solunum oranı, kalp atışı ve kan basıncı düşer. Hayvan bilincini kaybeder ve eğer hayvan yeniden ısıtılmaz ise ölüm kısa zamanda gerçekleşir.
Laktasyonun erken dönemindeki hayvanlarda belirgin bir şekilde düşük çevre sıcaklıklarında (-5 C ve altında) yem alımının düşmesi ile beraber süt verimi düşer.
Soğuk koşullarda da su temini önemlidir. Hayvan don nedeniyle veya herhangi bir nedenle uzun süreli susuz kalmış ise ve hayvanların önünde serbest seçenek olarak mineral preparatları var ise su temin edildiğinde veya suluklar çözüldükten sonra hayvanlar büyük miktarda su tüketip mineral alabilirler. Bu durumlarda da mineral zehirlenmeleri ortaya çıkabilir. Bu şekilde olan hayvanlarda ishal ve karın içi ağrılar görülür ve hayvan yem tüketmeyi reddeder ve hayvana su temin edilse bile ölüm vuku bulur.
Hayvanlar genelde hipotermiden kurtulmak için daha fazla yem tüketirler. Su tüketimi ise düşer. Çünkü normal vücut sıcaklığının korunması için daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadırlar. Soğuk koşullarda enerji gereksinmesi normal yaşama payı gereksinmesinden %25-30 daha fazla olabilir.
Sonuç olarak, sağmal bir hayvandan en yüksek verimi alabilmek için optimum çevre şartlarının  sağlanması gerekmektedir.