Bir arkadaşınızla birlikte sıradan bir lokantaya girdiniz ve bulduğunuz boş bir masaya oturdunuz. Yemeğinizi şipariş edeceğiniz garsonu beklemeye başladınız. Garson yanınızdaki masaya kadar geliyor, ama nedense sizin masaya bir türlü bakmıyor. Sonunda beklemekten sıkılırsınız ve garsona seslenirsiniz. Bu seslenmeyle garson da, “Bekle kardeşim!” diyerek sert bir ifadeyle sizin hoşunuza hiç gitmeyecek bir edayla size bir davranış sergiler. Siz buradaki maça bir sıfır yenik başladınız.

Birazdan garson masanıza gelir, kulağınızı tırmalayan bir ses tonuyla siparişinizi sorar. Şimdi bekleyin ki garson yemeğinizi getirsin. Uzun bir bekleyişten sonra garson kafanıza vururcasına yemeğinizi masaya koyar. Haydi şimdi yemeği yiyin bakalım. Siz mi yemeği yersiniz, yemek mi sizi yer, belli olmaz. Bu yemek sizin için leziz değil, rezil olmuştur. Arkadaşınıza mahçubiyetinizle hesabınızı öder ve lokantadan affa uğramış tutuklular gibi çıkarsınız. Hem de ne kadar ucuz olursa olsun bir daha gelmemek üzere…

Aynı arkadaşınızla bir gün yine yemek yemek için bir lokantaya girdiniz. Girişte sizi “Hoş geldiniz, efendim!” diyerek güler yüzlü hoş sesli biri karşıladı. Sizi hoş manzaralı bir masaya buyur etti. Maça şimdi bir sıfır galip başladınız. Siz oturup rahatınıza bakarken sevecen tavırlı bir garson yanınıza gelerek hoş bir ses tonuyla size siparişlerinizi sorar. Siparişlerinizi alan garson birazdan, yemeğiniz hazır olana kadar atıştırmak üzere masanıza aparatif bir şeyler getirir. Afiyetle yediğiniz yemeğin ardından size kırk yıl hatrı sayılacak bir de kahve ikram edilir. Hesabınızı öderken güler yüzüyle sizi uğurlayan garsonunuzu da unutmazsınız. Daha önce gittiğiniz lokantadaki garsonun bahşişini herhalde unutmuştunuz. Lokantadan çıkarken karşılanış, ikramlar ve uğurlama ile bizdeki izlenimin oluşturduğu mutluluk yüzümüzden adeta okunur.

Servisini güzel yapan bir garson hesap ödeme sırasında nasıl karşılığını alıyorsa, insanlar arasındaki ilişkilerde de kendini iyi ifade eden, karşısındaki insana değer veren, konuşurken seçtiği kelimeler ve ses tonuyla onun yüreğinde etki bırakan daha kolay düzenlerler. Hayat sahnesinde sunumunu iyi yapanlar, iletişim kurduğu insanlar tarafından ilgi odağı haline gelir. Onlarla birlikte olup bir şeyler yapmak, sohbet etmek insanlara büyük keyif verir.

Kendisinin astı olanlara yapılacak işleri söylerken, bunu karşıdaki insanın hoşuna gidecek kelimelerle ve ses tonuyla ifade eden bir yönetici daha çok sevilir ve ona daha çok saygı gösterilir. Bu yöneticinin yanında çalışanlar kendini mutlu hissettiği için onun tarafından verilecek işleri seve seve yaparlar. Yanında çalıştırdığı işçisine değer veren, onlarla konuşurken güler yüzünü eksik etmeyen, onların hoşlarına gidecek, onları güdüleyecek sözleri özenle seçen bir patron sevilir. Bunun karşılığında da işçiler çalışırken onun malını korur, ona zarar vermekten kaçınırlar. Böyle bir patronun yanında çalışmaktan kendilerini şanslı hissederler.